Tülay Hatimoğulları: Barışın koşulu Öcalan’ın özgür olmasıdır

img

AMED - Tarihsel bir süreçten geçildiğini belirten DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Devlet aklına seslenmek istiyoruz; İmralı’da gerçekleşen bu görüşme yetmez, İmralı kapıları açılmalıdır, Sayın Öcalan’ın çalışabileceği fiziki koşulların sağlanması gerekir” dedi. 

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), 12 Ocak'ta Ankara’da gerçekleştireceği 7’nci Olağan Kongresi öncesi Amed’de kitlesel halk buluşması yaptı. Halaylarla başlayan buluşmada, “Bijî Serok Apo” sloganları dinmedi. Çok sayıda siyasi ve sivil toplum örgütü temsilcisinin katıldığı buluşmada, açılış konuşmasının ardından Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti ) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları konuştu. 
 
Ocak ayında katledilen Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez, Sêvê Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar’ı anarak konuşmasına başlayan Tülay Hatimoğulları,  “Kürt kadınlar, devletin faşist otoriter rejiminin her daim hedefi oldu. Kadın hareketini bitirmeye dönük sayısız operasyonlar gerçekleştirdiler. Ama kadınlar durmadı, Kürt kadınlar Türkiye kadın hareketiyle birlikte güçlü bir mücadele yürüterek; ‘jin, jiyan, azadî’ şiarını bütün dünyaya hep birlikte mal etmeyi başardı. Kadına yönelik şiddetin her türlüsüne karşı mücadele ettik. Kadın cinayetlerine karşı mücadele ettik. Kadın katliamlarına, siyasetçi kadınlara yönelik düzenlenen suikastlere, yok saymaya karşı her daim mücadele ettik. Kadını, yaşamı ve özgürlüğü sürekli savunduk, savunmaya devam edeceğiz. Sakinelerden, Sêvêlere, Behice Boranlardan Kader Ortakkayalara kadar kadın mücadelesi dimdik ayakta ve bizler bütün dünyada, yeryüzünde kadınlar özgürleşene dek mücadelemizi hep birlikte devam ettireceğiz” diye belirtti. 
 
TAHİR ELÇİ KARARINA TEPKİ 
 
Katledilen Amed Baro eski Başkanı Tahir Elçi davasında yargılanan polislere verilen beraat kararının onanmasına tepki gösteren Tülay Hatimoğulları, “Barış elçisi sevgili Tahir Elçi, Dört Ayaklı Minare’nin önünde kameraların karşısında apaçık bir şekilde katledildi. Bu katliam sonrasında tiyatro gibi işleyen yargı sisteminde dün itibariyle herkes beraat etmiş durumda. Dava karara bağlandı ancak bizim nazarımızda yok hükmündedir. O katiller hakkında alınan kararları asla kabul etmiyoruz. Tahir Elçi’lere sıkılan kurşun barışa sıkılan bir kurşundur ve sizlerin huzurunda sevgili Tahir Elçi nezdinde barış mücadelesinde yitirdiğimiz bütün yoldaşlarımızı, canlarımızı saygıyla anıyorum” dedi. 
 
‘KOBANÊ DÜŞMEDİ, DÜŞMEYECEK’
 
Suriye’deki gelişmelere de değinen Tülay Hatimoğulları, şöyle devam etti: “Bütün dünya izliyor. Bu sadece Ortadoğu’yu değil tüm dünyayı etkileyen gelişmelerdir.  Orada rejim değiştikten sonra bir demokrasi gelmedi. Beterin beterini yaşıyoruz. Başta Kuzey ve Doğu Suriye, Rojava toprakları Türkiye imalatı olan SMO tarafından ve onların beslemesi çeteler tarafından birçok operasyona maruz kalıyor. Şimdi ‘Kobanê düştü düşecek’ diyenlerin bir kez daha iştahları kabardı. Kobanê’yi düşürmek için de ellerinden geleni yapıyorlar. Ama Kobanê halkı IŞİD’in barbarlığına karşı geçmiş dönemde nasıl mücadele ettiyse şimdi de mücadele ediyor. Kobanê düşmedi, düşmeyecek. Bu da onu düşürmek isteyenlere ders olsun.
 
‘MODEL YÖNETİM ÖZERK YÖNETİM’DİR’  
 
Suriye’de Kürt halkına dönük gerçekleşen operasyonların yanı sıra oradaki Arap Alevilere, Hristiyanlara, Durzilere dönük ciddi katliamlar gerçekleşiyor. Bütün dünya kamuoyuna, bütün uluslararası güçlere, demokrasi güçlerine Amed’den sesleniyoruz; oradaki katliamları, operasyonları durdurmak için derhal harekete geçilmelidir. Özellikle Rojava’da kurulmuş olan Özerk  Yönetim’in resmi bir statüye kavuşması için mücadelemizi daha çok yükseltmeliyiz. Biliyoruz ki; Suriye’deki tek çare Kürt halkı başta olmak üzere oradaki yaşayan bütün farklı halkların ve inançların temsiliyetini sağlayan demokratik bir Suriye’nin inşası dışında bir seçenek yoktur. Bu seçeneğin içinde de Rojava modeli hayata geçmiş bir modeldir ve bütün Ortadoğu'ya ve dünyaya örnek olmuştur. Bu modelin hayata geçerek resmileşmesinin elzem olduğunu altını çiziyoruz. Elbette bu gelişmeler sadece Suriye ve Rojava’da değil. 4 parça Kürdistanı etkileyen çok önemli gelişmeler oluyor. Dört parça Kürdistan’ın bulunduğu dört devlete buradan sesleniyoruz; demokratikleşme sağlanmadığı sürece emperyalist güçlerin bölgede oyun kurmasının önünü açmış olursunuz. O nedenle Irak, İran, Suriye ve Türkiye’de Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmelidir. Umut ediyoruz ki bu ülkeler ne demek istediğimizi iyi anlar ve buna uygun bir biçimde ciddi şekilde yol alırlar. 
 
‘İMRALI’NIN KAPILARI AÇILMALIDIR’
 
DEM Parti Heyeti Sayın Öcalan’ı İmralı’da ziyaret etmiştir. Sayın Öcalan’ın heyetimize söylediği bir iki noktayı sizlerle paylaşmak istiyorum. 7 maddelik açıklamayı yaptık onları elbette izlediniz. Sayın Öcalan şunu söylüyor; ‘Suriye’deki gelişmeleri herkes yakinen takip etmelidir. Filistin’deki Gazze’deki gelişmeleri herkes yakinen takip etmelidir. Bugün emperyalist güçlerin bölgede oynamak istediği oyunlara baktığımızda; Türkiye Kürdistanı’nı da diğer bölgeleri de her yeri Gazze’ye çevirmek istiyorlar. O nedenle Kürt sorunu çözülmelidir. Bu nedenle onurlu bir barışa imza atılmalıdır’ diyor. Bizler de bu sözlerin arkasındayız. Bir şey daha iletti bizler de elçi olarak onu sizlere iletmek isteriz. ‘Dışarıda onurlu halkımıza, mücadeleden asla vazgeçmeyen İmralı kapılarının açılmasına vesile olan değerli halkımıza selam ve sevgilerimi iletiyorum’ dedi. Kürt halkı 40 yılı aşkın devam eden saldırılara, savaşa ve çatışmalara rağmen 4 parça Kürdistan’da varlık mücadelesini sürdürdü, mücadelesini büyüttü. Şimdi Özerk Yönetim’ini Rojava’da oluşturabilecek seviyeye geldiyse; burada Kürt halkının çok önemli bir başarısı vardır. Tarihsel bir kırılma anından geçiyoruz. Bu tarihsel kırılmada ya pozitif bir şekilde kırılma gerçekleşecek ve barışı inşa edeceğiz ya da negatif yönde kırılmalar gerçekleşecek ve her yer Gazze olacak. O nedenle devlet aklına biz buradan seslenmek istiyoruz; İmralı’da gerçekleşen bu görüşme yetmez, İmralı kapıları açılmalıdır, Sayın Öcalan’ın sadece Türkiye barışı değil bütün Ortadoğu barışı için de çalışabileceği fiziki koşulların sağlanması gerekir. Burada Kürdistan’ın kalbinden Amed’ten halkın iradesini temsil eden bu salondan bizler hep birlikte İmralı’ya selamlarımızı ve saygılarımızı sunuyoruz.”