Bulancak madene teslim edildi: Yaşam alanları tehdit altında

GİRESUN - Bulancak'ta açılmak istenen 3 maden ocağının bölgenin suyunu, fındık üretimi ve yaşam alanlarını yok edeceğini söyleyen Çevre Derneği üyesi Erkan Türüdü, ocakların açılmasından sonra gidecek yerleri kalmayacağını belirterek, Bulancak için mücadele edilmesi gerektiğini belirtti. 

Maden şirketlerine son yıllarda tanınan imtiyazlar ve verilen tavizler nedeniyle yaşam alanları bir bir yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Ormanlar, zeytinlikler, fındık, çay bahçeleri ve daha birçok korunması gereken alan bu şirketlerinin talanına açılırken, özellikle doğal yapısı ile ön plana çıkan Karadeniz bölgesi de bundan nasibini alıyor. Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) verilerine göre 720 adet IV. Grup maden (altın, gümüş, bakır, kurşun, çinko vb.) ruhsatı bulunan Giresun'un yüzde 85’i madenlere ruhsatlı durumda. Kentin 16 ilçenin 11'inde 4'üncü grup madenlerin ruhsatlılık oranı yüzde 90’ın üzerindeyken, bu ilçelerden Bulancak'ta 3 ayrı bölgede 3 firma tarafından sondaj yapılması için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporları düzenlendi. 
 
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 4 Ağustos'ta "ÇED gerekli değil" kararı verilen 2 proje bulunurken, bunlardan birisi Bayındır ve Tokmadin köyü ile Kovanlık beldesi Sofulu Mahallesi sınırlarında TECHNO FEED Pazarlama isimli şirket tarafından yapılacak. Şirketin bölgede bin 989,19 hektarlık maden arama ruhsatı bulunurken, ruhsat alanı içerisinde 3 noktada sondaj yapılması planlanıyor. Maden sahası ise Ordu-Trabzon-Rize-Giresun-Gümüşhane-Artvin Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı'na göre "tarım arazisi", "orman alanı", "çayır-mera" ve "akarsu" olarak belirlenirken, hepsi de tapulu şahıs arazileri. Yine ilçenin Tandır köyü ve Kovanlık beldesi Ahurlu Mahallesi sınırlarında ise Akan Madencilik isimli şirket tarafından 4 sondaj çalışması yapılacak. Şirketin bölgede bin 983,52 hektarlık maden arama ruhsatı bulunurken, sondaj yapılacak bölge Ordu-Trabzon-Rize-Giresun-Gümüşhane-Artvin Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı'na göre "tarım arazisi", "orman alanı", "çayır-mera", "karayolu", "akarsu" ve "bölgeye özel ürün alanı (bağcılık, çay, fındık vb)" olarak belirlenmiş durumda. Son olarak ise 25 Eylül'de ilçenin Döngeri köyünde Favori Metal Madencilik isimli şirket tarafından açılmak istenen bakır, kurşun, çinko maden ocağı için de ÇED süreci başlatıldı. 5,74 hektarlık alanda açılacak olan maden ocağı sahası, çevre düzeni planına göre tarım arazisi alanına, kadastro verilerine göre ise yaylak vasıflı arazi alanında bulunuyor. 
 
SU KAYNAKLARINA MADEN  
 
Bölgede madene karşı bir mücadele başlarken, Giresun-Bulancak-Piraziz Çevre Derneği'ni kuran yurttaşlar, hukuki mücadelenin yanı sıra basın açıklaması ve köyleri gezerek yurttaşları maden tehdidine karşı mücadeleye çağırıyor. Derneğin Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Türüdü ile madenciliğin bölgedeki olası etkileri üzerine konuştuk. Maden bölgesinin Giresun Bektaş Yaylası ile Ordu'nun Çambaşı Yaylası arasındaki bölgenin tamamını kapsadığını kaydeden Türüdü, binlerce hektarı kapsayan bu alanın ilçenin su kaynaklarının yanı sıra halkın geçim kaynaklarının da bulunduğu bir bölge olduğunun altını çizdi. Toprak yüzeyini kazıyarak, açık ocak yöntemi olarak yapılacak madenciliğin felaket olacağını vurgulayan Türüdü, "Verimli tabakanın ve su kaynaklarının tamamen kaybolması, yaşam alanlarının yok edilmesine yol açacak. Fatsa, Kaz Dağları gibi örneklerinde gördüğümüz manzaraları burada görmemiz mümkün. Hem altın hem de kurşun madenciliği Karadeniz coğrafyası için düşünüldüğünde kesinlikle yapılmaması gereken şeyler. Altın arayacak şirketlerin bulunduğu bölge Bulancak ilçesinin ve kısmen Piraziz'in su kaynaklarının bulunduğu yer. Bütün yamaçlardan gelen yer altı ve üstü sular Pazarsuyu Deresi'nde toplanıyor. En ufak bir sızıntıda içme suyu kaynaklarımızın zehirlenmesi söz konusu. Bu sızıntı kesinlikle olacak. Bunun örneğini Alagöz Madencilik'in Doğankent'teki madeninde gördük. İlk yağışta buradaki havuz taştı ve atıklar dereye oradan da Karadeniz'e ulaştı. Yine Kelkit Vadisi'nde yaşanan havuz göçmesinde de atıklar Karadeniz'e akmıştı. Bir Karadenizli yurttaş olarak denizden çıkan hamsiyi yemeye korkuyorum. En temel kaynaklarımızdan olan deniz ürünleri bu şekilde zehirlenecek mi? Bu insanlar neyle ve nerede beslenecek" diye konuştu. 
 
'NEREYE GİDECEĞİZ'
 
Bu bölgede yaşayan insanların hayvancılık, sebze, meyve yetiştiriciliği de yaparak bunları ilçede sattığını aktaran Türüdü, zehirli sularla beslenen hayvanların ürünleri ile sebzelerin de zehirleneceğini belirtti. Şirketlerin bir kere madene başladıktan sonra alanlarını giderek genişleteceğini de sözlerine ekleyen Türüdü, "İnsanlar tapuları olduğu için rahat olduklarını düşünüyor. Ama yarın şirket başvuru yaptıktan sonra 'Kamu yararı' denilerek bölgede kamulaştırma yapılacak. İnsanlar nereye ve nasıl gidecek? Türkiye'nin her yeri maden sahası olmuş. Bulancak ilçe sınırlarının yüzde 99'ı maden sahası ilan edilmiş. Bu Bulancak mahalle sınırlarının dışına çıktığımızda her taraf maden bölgesi olmuş. İnsanların geleceklerini, köklerini yok edecekler. Bugün Tandır, Tokmadin, Aydındere, Ağırlı, Kovanlık gibi köylerde yaşayan insanlar bütün arazilerini kaybettikten sonra hiçbir yerli olacaklar. 'Nerelisin' sorusuna cevap veremeyecekler. Kepçeler, dozerler mezarları, köyleri, yaylaları yok edecek. Ekonomik, kültürel, sağlık boyutları var. Biz bu bölgelerin yerleşime kapatılıp, milli park yapılmasını ve korunması gerektiğini düşünürken, tam tersine maden belası çıktı" ifadelerini kullandı. 
 
FINDIK DA ETKİLENECEK
 
Madenin bir başka etkisinin de fındık tarımına olacağını kaydeden Türüdü, "Fındık zaten yıllardır verimsiz bir hal almaya başladı. İklimdeki değişiklik özellikle sahil kuşağında hasara yok açıyor. Ben normalde bahçemden 800 kilo fındık alırdım ama bu yıl 40 kilo fındık alamadım. Madenlerle birlikte bitki örtüsü bozulduğunda kuraklık da artacak. Artan kuraklık fındık tarımını da öldürecek. Ayda 10 defa yağmur yağardı, artık 10 ayda 3 defa yağmur yağıyor. Yağmur yağmadığı zaman fındık ocakları kurumaya başlayacak, fındık alanları azalacak. 300 rakımın altında fındık olmaması çok uzak değil yakın bir durum. Bizim mücadelemiz sadece ekonomik kayıp mücadelesi değil. Madenciliğe karşı mücadelemiz yaşamımızı kurtarma mücadelesi. Çünkü biz burada doğduk, büyüdük. Fındık ocağı ne kadar köklü ve yerleşikse biz de o kadar köklüyüz. Nereye gideceğiz? Yaşamımızı maden şirketine teslim etmek ve burada yaşayan insanları yok saymaktır" şeklinde konuştu. 
 
'GELECEĞİMİZ İÇİN MÜCADELEYE'
 
Madencilik faaliyetlerinden ülke olarak kazanılacak hiçbir şey olmadığını kaydeden Türüdü, şunları söyledi: "Vatandaş devletin bu madenlerden kazanç sağladığını düşünüyor. Ama devlet bunlardan yüzde 2 ile 5 arasında bir pay alıyor. İlla maden çıkarılacaksa da bunu devlet gerçekten 'kamu yararına' yapsın. Her yeri maden sahası yapacaklarına, kuraklık olduğu söyleniyor buna karşı önlem alsınlar. Enflasyonun bu kadar yüksek olmasının nedeni de geçtiğimiz kış yaşanan don ve tarım ürünlerinin fiyatlarının yükselmesidir. Demek ki sorun üretimle ilgili. Peki, neden ülkenin üretim alanları halen yok edilmeye çalışılıyor? Maden bölgelerinde bir kış, karınca beslenemez. Kurdun, kuşun, karıncanın yaşam alanları yok edildiği zaman yaşam da yok olur. Biz 'Fındık kalsın maden olmasın' diyoruz. Fındık madenden daha değerli. Bütün Giresun halkını derneğimizin çalışmalarına destek vermeye, madenlere karşı durmaya çağırıyoruz. Maden şirketlerine inanmayalım, vereceği zararları erkenden görelim. Biz yaşadık diyelim gelecek kuşaklar da buralarda yaşayabilsin. Bugün buralara sahip çıkmazsak, çocuklarımızın yaşayacağı bir yer kalmayacak." 
 
MA / Tolga Güney