'Müzakere sürecinde kadınlar olmalı' 2025-03-04 09:31:01   DÎLOK - Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"nı değerlendiren kadınlar, müzakere sürecinde eşit bir şekilde yer almak istediklerini söyledi.    Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat'ta açıkladığı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın yankıları sürüyor. Kamuoyunun en çok konuştuğu gündemlerin başında gelen çağrı ile ilgili Dilok'taki kadınlar konuştu.   Sosyolog akademisyen Duygu Altınoluk, toplumun yarısını oluşturan kadınların olmadan barış gibi önemli süreçlerin yürütülemeyeceğine vurgu yaptı. "Her hangi toplumsal bir sorunu kadının olmadığı şekilde konuşup tartışmamız ya da bununla ilgili bir çözüm üretmemiz mümkün değil" diyen Duygu Alınoluk, savaşın karşıtı olarak barışın kendi içerisinde kadını barındırdığını ve müzakere içerisinde kadınların mutlaka yer alması gerektiğini ifade etti. Duygu Altınoluk, "Barış içerisinde kadını içeriyor, ancak iş müzakereye geldiğinde masada kadınları göremez hale geliyoruz" dedi.    Barış süreçlerinin genel olarak erkek egemen bir bakış ile yürütüldüğünü dile getiren Duygu Altınoluk, şöyle devam etti: "Karar mekanizmalarında erkek yoğunluklu olduğu zaman maddeler hep cinsiyet körü kavramlar üzerinden ilerler. Müzakereyi, barış anlaşmasını yaparken toplumsal cinsiyet eşitlikçi olmak, kadınların sürece katılmasını öngörmek gerekiyor.  Kadını barışın içerisinde müzakere sürecine kattığınız zaman zaten her türlü eşit ve eşitlikçi bir yerden yaklaşmış oluyorsunuz."   ÖZGÜR DÜNYA TALEBİ   Feminist akademisyen Özlem Türkdoğan da müzakere süreçlerinde kadınların yer almasının önemine dikkat çekerek, kadınların her zaman barıştan yana olduğunu söyledi. Özlem Türkdoğan, kadınların da eşit şekilde bu süreçte olması gerektiğinin altını çizdi. Çatışmalı süreçlerin en çok kadınları hedef aldığını söyleyen Özlem Türkdoğan, çatışmalı süreç derinleştikçe kadın cinayetlerinin de arttığını belirtti. Sürecin ilk başında geçmiş müzakere süreçlerinde yaşanan gelişmeler sebebiyle ilk olarak tedirginlik duyduğunu ifade eden Özlem Türkdoğan, "İtiraf etmeliyim ki çok kaygılıyım. Çünkü ne zaman Türkiye'de barışın sesi yükselse ardından çok daha korkunç süreçler patlak veriyor. Bu endişe ile birlikte söylüyorum. Hepimiz barış için eşit, özgür, demokratik, halkların birlikte yaşayabileceği düşünceye ve inanca özgürlüğün olabileceği bir dünya kurabilmeliyiz. Bu dünya için de kadınların eşit bir şekilde burada bulunması lazım. Ne zaman kadınlar güçlenip ayaklansa, patriyarka kendisini yeniden üretir. O yüzden eğer bir barış süreci olursa bunun en sağlıklı, yürütülebilir acısız ve ölümsüz şekilde yürütülmesi için kadının sesinin çoğalması gerektiğini düşünüyorum. Kadın mücadelesini barışta eşitlikte, özgürlükte demokrasi de mutlaka öne çıkacağını hatta buna rehberlik edeceğini de düşünüyorum" diye konuştu.   'BARIŞIN KAYBEDENİ OLMAZ'   Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Dilok Kadın Meclisleri üyesi Elif Söyleyici de, başlayan yeni sürecin kadınlar başta olmak üzere toplumun tüm kesimleri için kıymetli olduğunu vurguladı. Savaş ve çatışmalı süreçlerin kadın bedenlerini hedef aldığının altını çizen Elif Söyleyici, savaşın aynı zamanda ekonomik, ekolojik ve toplumsal tahribatları da beraberinde getirdiğini belirtti.   Elif Söyleyici, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu anlamda umut ettiğimiz şey, barış içerisinde insanların dini, ırkı, cinsiyetinin tartışılmadığı, şiddet kültürünün gelişmediği bir topluma evrilmesi. Çatışma ve savaşlar bütün alanları etkiliyor. Beklentimiz çok büyük. Biz bu ülkenin demokratikleşmesini istiyoruz. Barış süreçlerinin kaybedeni olmaz."   MA / Ceylan Şahinli