Salih Müslim anlaşmanın detaylarını anlattı: Hep beraber yöneteceğiz 2025-03-11 10:00:32 HABER MERKEZİ - PYD Dışilişkiler Sözcüsü Salih Müslim, 8 maddelik anlaşmaya dair “Hem Aleviler hem Dürziler hem Êzidîler için büyük bir kazanım” dedi. Müslim, tüm kesimlerin din ve ırk ayrımı gözetilmeden eşit sayılacağını vurguladı.   Suriye Demokratik Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Ebdi ile Suriye'de geçiş hükümetinin devlet başkanı olarak ilan edilen Heyet Tahrir Şam (HTŞ) lideri Ahmed El-Şara arasında dün önemli bir anlaşma imzalandı. Yapılan anlaşmayla Kürtlerin tüm anayasal haklarının garanti altına alınması kararlaştırıldı. Yine farklı halklar ve inançlara dönük saldırıların son bulması noktasında mutabık kalındı.    Demokratik Birlik Partisi (PYD) Dışilişkiler Sözcüsü Salih Müslim, anlaşmaya dair ANF'nin sorularını yanıtladı.    QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdi ile Suriye Geçici Devlet Başkanı Ahmed El-Şara arasında anlaşma imzalandı. Bu anlaşmaya dair ilk yorumunuz nedir?     Bu anlaşma birkaç gün önce Özerk Yönetim ve QSD’nin ortak toplantısında kararlaştırılmıştı. Bu komitelerin oluşturulması ve 7-8 maddelik bir anlaşma olacağı kararlaştırılmıştı. Komiteler oluşturulacak ve detaylar o komiteler arasında konuşulacak. Maddeleri tek tek konuşacağız.    Genel çerçeve açısından yorumunuz nedir? Yani bu anlaşma ile Rojava Devrimi perçinlendi diyebilir miyiz? En azından bölgesel anlamda Rojava statü kazandı diyebilir miyiz?    Evet, perçinlendi diyebiliriz. Biz bu kadar savaştık ve bu kadar mücadele ettik. Sonuçta artık her şeye ortak oluyoruz, bunu diyebiliriz. Bu devletin her şeyine ortak oluyoruz. Yönetimine, anayasasına, yaşamına, ekonomisine, her şeyine ortak oluyoruz.      Birinci maddede "Tüm Suriyelilerin dini ve etnik kökenlerine bakılmaksızın siyasi sürece ve tüm devlet kurumlarına yetki ve sorumluluk temelinde temsil ve katılım haklarının garanti altına alınması" deniyor. Bu aslında Rojava’da uygulanan tüm toplumsal kesimlerin birlikte yaşamını hedefleyen bir projeydi. Bu proje tüm Suriye'nin geneline mi uygulanacak yoksa sadece Rojava için mi konuşulmuş?    Hayır, sadece Özerk Yönetim için değil, tüm Suriye için uygulanacak. Detaylar konuşulacak ancak bu tüm Suriye içindir.      İkinci madde de önemli; "Kürt toplumu Suriye devletinin yerli bir topluluğudur ve Suriye devleti onun vatandaşlık hakkını ve tüm anayasal haklarını garanti altına almaktadır." Suriye'de Kürtler bir kimlik sahibi dahi değildi, vatandaş dahi sayılmıyorlardı. Bu maddeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?     Bazı eski kanunlar vardı, onlar düzeltilecek. Yani Kürtler eşit vatandaşlık haklarının hepsini elde edecekler.    Bir diğer madde ise, Suriye topraklarının tamamında ateşkes sağlanması. Ancak Rojava’ya dönük saldırılar sürüyor. Türk devletinin ve bağlı grupların saldırıları var. Bu saldırılara karşı ortak bir tutum mu alınacak?     Bu çatışmalar ve çetelerin yaptıkları kanun dışı olacaktır. Bu saldırılara birlikte karşı koyacağız. Kimse bunların devletin bir gücü olduğunu söyleyemez. Çünkü onlar çetedir ve kanun dışıdır. Çeteler saldırılarına devam ederse birlikte savaşmayı gerektirir.      "Kuzey ve Doğu Suriye’deki tüm sivil ve askeri kurumların sınır kapılarının, havaalanları, petrol ve doğal gaz sahaları dahil olmak üzere Suriye devletinin yönetimine entegre edilmesi" maddesine dair ne söylersiniz?     Sınırlarımızda bulunan -mesela Nisêbîn ve Til Koçer gibi- kapıları beraber yöneteceğiz. Buralardan gelen gelirlerin dağılımına, yönetimine birlikte karar vereceğiz. Yani bu da kanunlara ve anlaşmalara bağlı olacak. Anlaşmalarda bunların detayları oluşturulacaktır.     Bir diğer madde ise yerlerinden edilmiş tüm Suriyelilerin kendi kasaba ve köylerine geri dönmelerinin sağlanması ve Suriye devleti tarafından korunmalarının sağlanması. Efrîn, Gire Spî ve Serêkanîye ilk akla gelen yerler. Bu bölgelere dönük plan nedir? Bu anlaşmadan ne anlıyoruz?    Herkesin kendi yerine dönmesi sağlanacak. Bazılarının evlerine el konulmuş, dışarıdan gelenler yerleştirilmiş. Bu insanlar eski yerlerine dönecekler. Bir manada buraların Türkiye işgalinden kurtulması demektir.     Peki "Suriye devletinin güvenliğine ve birliğine yönelik her türlü tehdide karşı mücadelesini desteklemek" ne anlama geliyor?    Beraber olacağız. Baas rejiminden kalanlar yer bulamayacaklar. Yani bizim yerlerimizden yararlanıp rejime karşı savaşmayacaklar.     Yedinci madde de Suriye toplumunun tüm bileşenleri arasında ayrışma yaratmaya yönelik çağrılarının, nefret söylemlerinin ve nifak yayma girişimlerinin reddedilmesi yer alıyor. Bu anlamda Türk devleti HTŞ üzerinden tekçilik dayatması yapıyordu. Bu anlaşmayla bu baskının boşa çıktığını söyleyebilir miyiz?    Suriye'nin vatandaşları, din ve ırk ayrımı gözetilmeden eşit sayılacak. Mesela kimse ben 'Êzidîleri kabul etmiyorum' diyemeyecek. Veya onları Müslümanlığa zorlayamayacak. Büyük bir demokratik yönetim ile herkes istediği gibi yaşayacak. Bu anlamda büyük bir kazanım. Hem Aleviler için hem Dürziler için hem Êzidîler için hem Hristiyanlar için büyük bir kazanım.     Yürütme komiteleri, anlaşmanın en geç yıl sonuna kadar hayata geçirilmesini mi sağlayacak? Bu aynı zamanda anayasanın hazırlanmasına da mı işaret ediyor? Yoksa sadece buradaki pratik faaliyetler mi hayata geçirilecek? Anayasa daha uzun vadede mi hazırlanacak?     Bu 8 maddenin her bir maddesi için bir komite oluşturulacak. Silahlı güçlerin bir komitesi olacak. Silahlı güçlerin nasıl katılacağını tartışacak. Bir anlaşmaya varılacak, ondan sonra yönetimin nasıl olacağına ilişkin tartışma olacak. Bu komiteler bir yıl içinde tüm bu anlaşmayı sağlamış olacak. Bunun içinde anayasa meselesi de olabilir, bir geçici anayasa da olabilir. Daha sonra bu geçici anayasa referanduma tabi tutulur.     Bu anlaşma uluslararası ölçekte ne anlama geliyor? Mevcut geçici yönetimin uluslararası desteği biliniyor. Yeni Suriye'nin kurulumunda özellikle batılı güçlerin önemli bir işlevi olduğunu görüyoruz.      Uluslararası güçler arabulucu oldular. Hem bizim yönetimimizin hem de Suriye yönetiminin arabulucuları vardı. Demek ki bu arabulucular onaylamış ve burada herkes kendi payına düşeni yapacaktır. Yani biz resmen bu devletin bir ortağıyız.     Yani buradan uluslararası güçlerin de bu metinde dahli olduğunu veya bu anlaşmanın bir tarafında yer aldıklarını mı anlıyoruz?    Her şeyde; biz bu devletin işlerinde, hem içeride hem dışarda ne varsa ortak oluyoruz.     Bu mesele ile bağlantılı olarak çok tartışılan bir konu ise, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Rojava’ya gönderdiği mektup oldu. O mektupta ne dediği, silahsızlanma konusunda herhangi bir söyleminin olup olmadığı çok tartışılıyor. Özellikle AKP medyası tarafından QSD ve YPG’ye dönük silahsızlanma çağrısı yapıldığı iddia edildi. Bu anlaşma bu propagandalara da cevap oldu mu?     O mektup yönetime geldi. Benim bildiğim kadarıyla, o mektup bizim doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Yani Suriye’nin bir parçası olmak, beraber olmak, barışı sağlamak. Yani biz o mektupta söylenenlerin dışında değiliz. Yani Önderliğin belirttiği noktaların dışına çıkmış değiliz.     Siz mektubu okudunuz mu?     Mektubun içeriği bana iletildi, o mektupta neler olduğunu duydum. Biz prensip olarak barışmayı ve bu devletin bir parçası olmayı kabul ediyoruz. Tabii kendi haklarımızı, özgünlüklerimizi korumak şartıyla bu devletin içinde yerimizi alacağız. Zaten biz baştan beri de bunu söylüyorduk. Yani bunun dışında çıkmış değiliz. Şimdi siz yandaş medyadan bahsediyorsunuz. Yandaş medya, bugün yapılan bu anlaşmayı ‘teslimiyet’ olarak görecektir veya böyle propaganda yapacaktır. Ancak gerçek öyle değildir. Böyle bir anlaşmaya varılması bizim için büyük bir kazanımdır. Keşke Bakurê Kurdistan’da da böyle bir şey olsaydı, çok iyi olurdu.    Rojava'ya ilişkin mektupta herhangi bir silahsızlanmadan veya öz savunmanızdan geri adım atmanıza dair bir söylem var mı?     Hayır, öyle bir şey yok. Kesinlikle yok.    Peki ortaya çıkan bu anlaşma metni Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Rojava’ya ilişkin tahayyül ettiği perspektife uygun diyebilir miyiz?    Suriye’nin bir parçasıyız. Beraber yaşamak istiyoruz. Kendi özgünlüğümüzü korumak istiyoruz. Bunların hepsi bu anlaşma metninin içinde var.