AMED - Amed Barosu yöneticilerinden Baver Mızrak, Tişrîn Barajı çevresindeki saldırılarda sivillerin yaşam hakkının ihlal edildiğine işaret ederek, "Saldırılar bir an önce durdurulmalı" dedi.
Türkiye ve bağlı Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan Tişrîn Barajı çevresine dönük saldırıları 8 Aralık'tan bu yana devam ediyor. Türkiye’nin Silahlı İnsan Hava Aracı (SİHA) ve savaş uçaklarıyla gerçekleştirdiği saldırılarda aralarında gazeteci, siyasetçi, sanatçı ve çocukların da olduğu çok sayıda kişi hayatını kaybetti. Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in ardından en son tiyatrocu Bavê Teyar da saldırılarda katledildi. SOHR'a göre şimdiye kadar saldırılarda 40 sivil katledildi ve onlarca kişi de yaralandı.
'YAŞAM HAKKI İHLAL EDİLDİ'
Amed Barosu Yönetim Kurulu üyesi Baver Mızrak, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarda sivillerin hedef alınmasını değerlendirdi. Sivil yerleşim alanlarının, yeraltı ve yerüstü kaynakları, su ve enerji kaynaklarının hedef alınmasının insanlık suçu olduğunu belirten Mızrak, "Bunlar savaş suçu kapsamında değerlendirilir. Sosyal ve görsel medyaya baktığımız zaman da sivil olduğu çok belli olan konvoylara yönelik saldırılar söz konusu" dedi.
Gazeteciler Cihan Bilgin ile Nazım Daştan’ın hedef alınmasını hatırlatan Mızrak, gazetecilerin hem yaşam hakkının hem de yas ve gömülme haklarının ihlal edildiğini söyledi. Cenazelerin Türkiye’ye getirilmesine dahi izin verilmediğini kaydeden Mızrak, "Bu bağlamda ailelerin de onlara veda etme hakkı engellenmiş oldu. Bu da uluslararası hukuk anlamında hukukun çiğnendiğinin bir başka örneği” diye kaydetti.
Saldırılar nedeniyle Tişrîn Barajı'nın çökme riskinin bulunduğunu ifade eden Mızrak, "Suriye’nin en büyük barajlarından biri ve geniş bir bölgenin su ve enerji kaynağını karşılayan bir baraj konumunda. Burada ortaya çıkabilecek bir hasar veya yok olma durumu büyük felaketlere yol açabilir. Birçok köyün sular altında kalmasına yol açabilir. Dolayısıyla doğrudan sivilleri etkileyen bir durum söz konusu” dedi.
'SALDIRILAR DURDURULMALI'
Mızrak, şunları söyledi: "Bu çatışma durumu Suriye’de görece ortaya çıkan istikrar durumunu da engeller vaziyette. Bu durumun devam etmesi DAİŞ gibi örgütlerin de güçlenmesine yol açabilir. Ayrıca onbinlerce insanın göç etmesi sonucuna varabilecek bir durumu ortaya çıkarmaktadır. Hem de Türkiye’den Suriye’ye gitme noktasında fikri olan kişileri de engeller bir vaziyettedir. Dolayısıyla bu saldırılar, 2011 yılından beri devam eden, milyonlarca mağduriyete yol açan, onbinlerce insanın ölümüne, tarihi ve kültürel mirasın ortadan kaldırılmasına yol açan sürecin tekrar başlamasına yol açacak. Bu da birçok noktada büyük krizlerin, insani dramların da ortaya çıkmasına yol açacak. Dolayısıyla Rojava’daki, özellikle de Tişrîn Barajı çevresindeki saldırıların bir an önce durdurulması gerekiyor."
Kuzey ve Doğu Suriye'deki saldırıların Türkiye'deki Kürt sorununun çözümsüzlüğüyle doğrudan bağlantılı olduğunu söyleyen Mızrak, "Rojava’daki saldırıların temelinde, Türkiye’deki Kürt sorununun çözümsüz kalması yatıyor. Yüz yıldır devam eden ve Kürt'ün nerede olursa olsun kendi statüsünü belirleme hakkının elinden alınması, kendi kimliğini özgürce ifade etmesinin engellenmesi üzerine ortaya çıkan bir süreçtir” dedi.