İSTANBUL - Kürt sorununun çözümü tartışmalarına değinen ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni, "Kürt halkının kazanımları Türkiye işçi sınıfının kazanımıdır. Bunun için mücadelemiz dün de çok netti, bugün de net ve yarın da net olacak" dedi.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Murat Çepni, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti) İmralı Heyeti, PKK Lideri Abdullah Öcalan'la ilki 28 Aralık'ta, ikincisi 22 Ocak'ta gerçekleştirdiği görüşmeleri ve Abdullah Öcalan'ın mesajlarını, yürütülen tartışmaları değerlendirdi.
Çepni, "Sürecin" sağlıklı yürütülebilmesi için Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması, siyasi tutsakların serbest bırakılması, kayyım atamaları ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi'ne saldırıların son bulması gerektiğini belirtti. Kürt halkının büyük bedeller ödediğini ifade eden Çepni, "Ama çok da büyük direniş ortaya koydu. Bugün Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler bize şu gerçeği göstermiş oldu: 'Eğer siz demokratik, halkçı temelde örgütlü bir güçseniz herkes tarafından birinci derecede muhatap alınırsınız.' Kürt halkının mücadele sonucu kazanacağı her türlü kazanım tüm Türkiye halklarının kazanımıdır. Kürt halkının kazanımları başka bir yerde, işçi sınıfı ve emekçilerinin kazanımları başka bir yerde denklemi yanlıştır. Bu teorik, bilimsel ve politik olarak da yanlıştır. Kürt halkının her türlü kazanım mücadelesinin bir parçası olmak gerekir. Çünkü bir coğrafyada demokrasi gelişecekse birleşik gelişmek durumundadır. Savaş, sömürü ve talan politikaları hepimizi eziyor. Bunun karşısında hep beraber olmamız lazım" ifadelerini kullandı.
PAYLAŞIM SAVAŞLARI
Ortadoğu'nun, ABD-Avrupa Birliği (AB) ile Çin-Rusya arasında bir paylaşım mücadelesine sahne olduğunu vurgulayan Çepni, bu paylaşımın savaşının, enerji paylaşımı ve ticaret yollarına egemen olma savaşı olarak tarif edilebileceğini söyledi. Çepni, iki taraf arasında süren bu mücadelenin savaş yoluyla yürütüldüğünü dile getirdi. Türkiye'nin ucuz iş gücü, güvencesiz çalışma, açlık ve yoksullukla, bu mücadelenin içerisinde olduğunu ifade eden Çepni, "İsrail'in, Filistin işgali ve orada gerçekleşen soykırım ile başlayan, Suriye'nin HTŞ'ye teslim edilmesiyle devam eden ve Rojava'ya işgal tehditleriyle devam eden bu sürecin en nihayetinde İran'a varacağı açıklanmış durumdadır" dedi.
Türkiye'nin Kürt hareketini kendisi için bir beka sorunu olarak gördüğünün altını çizen Çepni, "Kürt halkı bölgede en örgütlü güç olarak halk olarak duruyor. Rojava'da olduğu gibi. Nasıl oradaki demokratik, halkçı, kadın özgürlükçü, ekolojist model bir örnek teşkil ediyorsa, bunun yayılması ve statü kazanması Türkiye egemenleri tarafından büyük bir tehdit olarak görülüyor. Bu tokalaşma süreci de bir demokratikleşme tercihi olarak değil, bu riski bertaraf etmek için gündeme gelmiş bir durumdur. Fakat bunu silahların bırakılması biçiminde formül ediyorlar" diye konuştu.
'ARKA PLAN KÜRTLERİN MÜCADELESİDİR VAR'
Kürt sorununa dair başlayan tartışmaların arka planında Kürt halkının mücadelesi olduğunu vurgulayan Çepni, "Onlarca yıldır süren bir mücadele vardır ve bu mücadele büyük saldırılara maruz kalmasına rağmen ayaktadır ve günceldir. Bu sürecin, başta Kürt halkı olmak üzere, tüm Türkiye işçi ve emekçileri açısından olumlu sonuçlanması için pozisyon almak gerekir. Bunu, AKP ve MHP'nin inisiyatifine bıraktığımızda emin olalım ki başarılı bir sonucun çıkması çok zordur. Silahların bırakılmasıyla ilgili Bahçeli ve Erdoğan, en başından bu sürecin temel adımı olarak değerlendiriyorlar. Biz, henüz İmralı'da Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan'ın bu konudaki tutumunu ve tavrını bilmiyoruz. Kamuoyuna 7 maddelik bir deklarasyon açıklandı. Burada 20 yıl öncesinde söylenen çözüm çerçevesi ortaya konmuş oldu. Bir çözüm perspektifi ortaya koydu. Orada temel vurgu şuydu: 'Biz demokratik anlamda bu sorunun çözümü açısından siyasi ve örgütsel güce sahibiz.' Dolayısıyla biz buradan bu sürecin örgütlenmesi gerektiğini anlıyoruz. O görüşmede bildiğimiz kadarıyla, bütün taraflara da bir rol ve misyon biçildi" şeklinde konuştu.
KÜRT SORUNU VE BOYUTLARI
İktidarın sık sık gündeme getirdiği silahların bırakılması meselesinin tek başına eksik sonuçlara vardıracağını söyleyen Çepni, şöyle devam etti: "Silahlanma toplumsal, siyasal, tarihsel bir arka plana sahipse, silahların susmasının da ancak bu arka planın değerlendirilmesiyle mümkün olabileceğini görmek lazım. Çünkü silahlar tek başına kendinden menkul bir araç değiller. Biz bugünden şu ya da bu biçimde gerçekleşir deme şansına sahip değiliz. En nihayetinde İmralı'da gerçekleştirilen görüşmelerin gidişatına bağlı olarak yorumlayabiliriz. Bugünden böyle bir yoruma çok fazla imkân yok. Fakat mesele silahların susmasına indirgendiğinde Kürt sorunun mutlak çözümü tartışılmış olunmuyor. Kürt sorunu tarihsel bir sorundur. Bunun siyasi, iktisadi, sosyolojik, psikolojik parametresi var. Bütün bunlara dönük bir adım var. Demokratikleşme adımı olmaksızın yapılan tartışmalar ancak ve ancak kamuoyunu yanlış yönlendirir."
'KÜRTLERİN KAZANIMI İŞÇİ SINIFININ KAZANIMIDIR'
Halkların Ortadoğu'da tarihsel olarak yan yana yaşadığını dile getiren Çepni, tek ulus, tek din ve tek dilin Ortadoğu coğrafyasının kimyasına uygun olmadığını belirterek, şunları kaydetti: "Bu dayatıldığında otomatik olarak Kürtler, Aleviler, işçi sınıfı, sosyalistler ve adını sayamayacağım çok sayıda millet ve inanç topluluğu buna itiraz eder. Biz, ESP olarak Türkiye'de demokrasi ve sosyalizmin geliştirilmesi mücadelesinde Kürt sorununun demokratik çözümünü başat bir mesele olarak görüyoruz. Bu aynı zamanda şovenizme karşı mücadeledir. Kürt halkının kazanımları Türkiye işçi sınıfının kazanımıdır. Bunun için mücadelemiz dün de çok netti, bugün de net ve yarın da net olacak. Söz konusu gelişmelerin doğrudan öznesiyiz. Bu gelişmelerin toplumsallaşması, başta Türkiye işçi sınıfına yayılması, onların ortak edilmesi konusunda kendimize özel bir görev biçiyoruz."
MA / Melik Çelik