AMED - Türkiye ve güdümündeki SMO’nun Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılarına tepki gösteren yurttaşlar, “Kürt halkı bir statü istiyor. Bu statü Suriye’de yaşayan halklar için önemlidir” vurgusu yaptı.
Türkiye ve güdümündeki SMO’nun Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırıları sürüyor. Saldırılar Kobanê ve çevresinde bulunan Tişrîn Barajı’na yoğunlaşmış durumda. 44 gündür saldırılarını sürdüren Türkiye ve güdümündeki güçler, sivillere dönük saldırılar gerçekleştirdi. 8 Ocak’ta Tişrîn Barajı’nda başlatılan nöbet eylemine Türkiye tarafından yapılan saldırılarda 30’dan fazla kişi katledildi. Saldırılara rağmen Kuzey ve Doğu Suriye halkları Tişrîn Barajı’ndaki nöbet eylemini sürdürüyor.
Amed’de, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları protesto eden yurttaşlar, Türkiye’nin bir an önce saldırılara son vermesi çağrısında bulundu.
‘KÜRTLER DE STATÜ SAHİBİ OLSUN’
Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılında Efrîn’in Îska köyünden gelen ve Amed’e yerleşen Zühre Azizoğlu, çocuklarının ise saldırılardan sonra evlerinden çıkmak zorunda kaldığını anımsattı. Zühre Azizioğlu, “1973 yılında evlendim. Eşim Efrîn’liydi. Uzun bir süre orada yaşadım. 4 çocuğum var. Savaştan sonra Türkiye oraya saldırana kadar çocuklarım oradaydı. Efrîn’e girildikten sonra onlar da oradan çıkmak zorunda kaldı. Oranın demografisini bozdular. Efrîn’in yüzde 90’nı Kürt’tü ama bugün çok az bir sayı kaldı. Paramiliter güçler evlerimize girip talan ettiler. Onlar gelene kadar orada kalma, yaşama düşüncemiz vardı. Köyümüz, evimiz ve barkımız vardı. Hala oraya gitme hayali kuruyorum. Kürtler yüz yıldır statüsüz bir şekilde yaşıyor buna artık yeter diyorum. Bizler de statü sahibi olmalıyız. Barış, eşitlik ve kardeşlik olsun istiyoruz. Bugün Tişrîn’e dönük saldırılarda sivil halk bombalanıyor. Kürtlerin hiçbir yerde statü sahibi olmasını istemiyorlar. Ben Efrîn’liyim. Bizi evimizden, topraklarımızdan, çocuklarımızdan ayırdılar. Herkes bir yana savruldu” dedi.
‘KADIN DEVRİMİ BOĞULMAK İSTENİYOR’
Kuzey ve Doğu Suriye’de Türkmenlerden Süryanilere, Keldanilerden Araplara farklı halkların bir arada yaşadığının altını çizen Zeki Alk, “Halkların birlikteliğinin bu yeni süreçte yeni paradigmalar ortaya çıkardığını görüyoruz. Özellikle demokratik modernite temelindeki gelişmeler başta emperyalist güçler olmak üzere, bölgede çıkarı olan güçleri rahatsız ediyor. Emperyalist güçler kadın eliyle gerçekleşen Rojava Devrim’inden korkuyor. Çünkü ‘jin, jiyan, azadî’ sloganı bugün Amerika’dan, Japonya’ya, Hindistan’a kadar yayılmış ve aslında bir slogandan ziyade artık bir paradigma haline geldi. Dolayısıyla Rojava’daki gelişmelerin boğdurulması başta Türkiye olmak üzere bölgedeki güçlerin ve emperyalist güçlerin çıkarlarına denk geliyor. Bu nedenle saldırılar yoğunlaşıyor. Bu saldırılar ve soykırımın durdurulmasını istiyoruz. Türkiye’nin ekonomisinin iflasına neden olan bu savaştır. Dolayıyla sadece savaş-araç gereçleriyle değil, her gün bombalamalar, farklı kesimlere ödenen paralar, Türkiye’deki ekonomiyi olumsuz etkiliyor. Bu savaştan herkes etkileniyor. Bundan sadece bir avuç iktidar taraftarı yararlanıyor. Bütünüyle halklar etkileniyor. Bir yandan savaşı bütün argümanlarıyla kullanacaksın, bir yandan da süreçten bahsedeceksin. Bu durumdan sonuç alınamaz” diye belirtti.
‘STATÜ SURİYE HALKLARI İÇİN ÖNEMLİ’
Halkların, Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşanan savaşa karşı duyarlı olması gerektiğini söyleyen Hülya Uğurlu, “Rojava Devrimi’ne sahip çıkalım. Gerçekten çok önemli bir sürecin içerisindeyiz. Halkların üzerinde çok büyük saldırılar oluyor. Halklara yapılan bu saldırıları kınıyoruz ve bunu kabul etmiyoruz. Kürt halkı bir statü istiyor. Bu statü bizim için ve Suriye’de yaşayan halklar için önemli. Kendi yerel yönetimimizi kurup yönetmek istiyoruz. Ancak oradaki halkımız üzerinde saldırı ve baskılar yıllardır sürüyor. Hala da devam ediyor. Bunun bir an önce bitmesini istiyoruz. Halkımızın yanındayız. Barış, özgürlük ve ‘Jin, jiyan, azadî’ diyoruz” diye konuştu.
‘HALKLAR KAZANACAK’
Kobanê’nin direnişin merkezi olduğunu hatırlatan Zeki Koç, bugün de halkın katliama maruz bırakıldığını söyledi. Kuzey ve Doğu Suriye halklarının, yaşamlarını korumak için Tişrîn Barajı’nda direndiğini kaydeden Koç, “Sadece onların eylemi yetmez. Katliamlara ve saldırılara karşı yurtsever, Kürt, devrimci ve demokrat insanlar bulundukları her yerde alanlara çıkmalıdır. Bizler de bu protestolarla bulunduğumuz yerde sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Çünkü direniş ancak saldırıları durdurabilir. Halkların gücü mutlaka galip gelecektir. Bizler de buna katkı sunmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. Orada yaşayan farklı halkların birlikte mücadeleleriyle elde edecekleri statü bütün Suriye’yi etkiler. Demokratik bir sürecin oluşmasına ön adım atmış olacaktır” ifadelerini kullandı.
Kuzey ve Doğu Suriye halklarına zulüm yapıldığını kaydeden Gülten Güler, “Halkımız orada saldırılar altında. SİHA’larla halkımıza saldırıyorlar. Bugün burada onlara destek veriyoruz. Onların yaşadığı zulüm bir an önce son bulsun” dedi.
MA / Şirvan Şilan Çil