İSTANBUL- Geçiş Dönemi Adaleti Konferansı’nda konuşan Mithat Sancar,Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerin önemli olduğunu belirterek, “İmralı’dan gelecek olan açıklamayı hep birlikte ele almak ve bununla ilgili çalışma yürütmek durumundayız” dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD), Eurumed Rıght, Demos Araştırma Kolektifi ve İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) tarafından, “Geçiş Dönemi Adaleti” başlığıyla uluslararası konferans düzenlendi. Taksim'de bulunan Point Hotel'de gerçekleştirilen konferansa, Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan çok sayıda akademisyen, hukukçu, siyasetçi, aydın katıldı. Konferansa Cumartesi Anneleri de katıldı.
Üç oturumdan oluşan konferansta, Türkiye'de otoriter uygulamaların arttığı ve Kürt sorunun devam ettiği bir ortamda Geçiş Dönemi Adaleti (GDA) perspektifinden çözüm yolları, Adaletin temel ilkeleri, onarıcı adalet, dönüştürücü adalet ve alternatif yöntemlerle, Kürt sorunundan kaynaklı ağır insan hakları ihlalleri, kolektif travmalar, siyasi-toplumsal eşitsizliklerin yanı sıra GDA’nin yasal hesap verebilirlik, hakikatin ortaya çıkarılması gibi birçok konu başlığı yer aldı.
Konferansın açılış konuşmasını İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban yaptı.
TÜRKİYE’NİN SOYKIRIM TARİHİ
Dünyanın birçok yerinde insan hakları ihlallerinin yaşandığını belirten Küçükbalaban,“Bizde bugün Ortadoğu’ndan Kuzey Afrika’ya kadar yaşanan hak ihlallerini ve burada ortaya çıkan hakikat arayışları ve deneyimleri birbirimizle paylaşmak için bir araya geldik. Ortadoğu ve Kuzey Afrika emperyalist güçler tarafından inançlar ve farklılıkları yok edilmiş, saldırı altına alınmıştır. Başta Filistin, Irak, Lübnan Türkiye ve Kürdistan’da bu otoriter rejimlerin yaratığı ağır travmalar yaşandı. 1919 tarihinde ki Ermeni soykırımından, Kürt ve Alevi soykırımına kadar birçok katliam yaşandı bu ülkede. Maalesef Kürt sorunundan kaynaklı 40 yıldır yaşanana bir Kürt savaşı var. Bizlerde bugün Kürt meselenin yaratmış olduğu toplumsal travma, kültürel travmaları ve sorunun çözümüne dair Geçiş Dönünü Adaleti için herkesten öneri bekliyoruz” diye konuştu.
GEÇİŞ DÖNEMİ ADALETİNİN İLKELERİ
Geçiş Dönemi Adaleti (GDA) tanımına neden ihtiyaç olduğuna dair kısa bir değerlendirme yapan Carthage Üniversitesi Hukuk Profesörü ve Eorumed Başkanı Monia Ben Jemia, Geçiş Dönemi Adaleti karmaşık bir mekanizma olduğunu ve çok çeşitli sütunlardan oluştuğunu belirtti. Geçiş Dönemi Adalet’inin ilkelerine dikkat çeken Monia Ben Jemia, “Geçiş Dönemi Adaleti, kültüre uygun olmalı, mağdurların taleplerinin sağlanmasıyla ilgili olmalı. Devletin bu süreci başlatması gerekiyor. Hem kanun koyucunun hem de yargının işletilmesi gerekiyor. Savaş ve barış süreçlerinin oluşması gerekiyor. Ulusal düzeyde müzakereler olmalı ve bunun karşılığı olmalı. Sorun yaşayan kişilerin taraflarının yanı sıra yaşanan siyasi, sosyal tüm toplulukların ayırmadan bu sürece dahil edilmesi gerekiyor. Mağdurların öncelikleri ve onların onurlarına yüksek derece saygı duyulmalı. Kadınların bu sürece dahil olması gerekiyor. Kadınlarla erkelerin arasındaki eşitsizliğinkilerin ortadan kaldıracak ortamlar yaratılmalı. GDA, bir değişim ve dönüşüm sürecidir. GDA’nın üzerinde inşa edilen sütunlardan biri de hakikati arama hakkıdır ve yeni bir toplumsal sözleşmenin inşası demektir” diye belirtti.
Konferansın ilik oturumu “Geçiş Dönemi Adaletinin Temel İlkeleri ve Türkiye Bağlamı” başlığında ve İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in moderatörlüğünde yapıldı. Bir soykırım coğrafyasında yaşadıklarını, bunun telafisinin hiçbir zaman yaşanamadığını dile getiren Eren Keskin, “Bırakın telafi etmeyi insanların acısının konuşulması bile yasaklanıyor. Bana göre GDA bu acıların telafisi demektir” ifadelerini kullandı.
OTORİTER REJİMDEN DEMOKRASİYE GEÇİŞ
Daha sonra Modern Eğitim Fen (MEF) Üniversitesi’nde akademisyen olan Hülya Dinçer yaptığı sunumda, Türkiye’de silahlı çatışma bağlamında konuşmanın hem çok zor hem de elzem bir duruma geldiğini söyledi. Hülya Dinçer, yaşanan baskı ve tutuklamaların çatışma sürecinden bağımsız ele alınamayacağını belirtti. Hülya Dinçer, “GDA otoriter rejimden demokratik döneme geçiştir. Türkiye’de darbe anayasanın 15. maddenin kaldırılmasıyla birlikte 12 Eylül’de yaşanan hak ihlalleri başta olmak üzere faili meçhullerle ilgili açılan bütün dosyalar zaman aşımıyla sonuçlandı. Kürt sorundan kaynaklı devletin köy boşaltmaları ve mülksüzleştirme gibi suçlar da buna dahil. Hakikatlerin tanınması aynı zamanda şiddette maruz kalanların politik öznelliğini korumak demektir. Bu anlamda Türkiye’de Hakikatlerin Araştırılması Komisyonu kurulmasına yoğun bir ilgi vardı. Maalesef bu Türkiye’de objektif bir şekilde işletilmedi ve yine olay bir terör sorunuymuş gibi yansıtıldı” dedi.
‘SİVİL İTTİFAKLAR KURULMALI’
Yüzleşme vurgusu yapan Hülya Dinçer, “Bugün barış süreçlerine giden görüşmeler var. Bu bir toplumsal bir mesele, bu sadece devlete bırakılacak bir sorun değil. Bizlerin ve toplumun çok çok önemli bir rolü var. Buna dair sivil ittifaklar kurarak yerelde adalet mekanizmalarının işletilmesi gerekiyor” dedi.
ADİL YARGILAMA
Daha sonra söz alan Loughborough Universitesi ve DEMOS Araştırma Kolektifi akademisyen Güneş Daşlı, Türkiye’de GDA dönemlerinde çatışma yaşayan taraflardan mağdur edilen kişilerin adil yargılanmalarının önemli olduğunu vurguladı. Cumartesi Annelerini ve kayıp yakınlarının adalet talebinin karşılanması için verdikleri mücadeleye değinen Güneş Daşlı, “Hakikatlerin ortaya çıkarılması konusunda muazzam bir devlet baskısı var ama buna karşı Kürt avukatların direnişi yine sivil toplum örgütlerinin direnişi bu mutlak inkarı deliyordu” ifadelerini kullandı.
‘BARIŞIN İLK ADIMI ÇATIŞMANIN BİTMESİDİR’
Son olarak söz alan Akademisyen Mithat Sancar, dünyanın farklı yerlerinde GDA süreçlerinin kimi yerlerde başarılı olurken kimi yerlerde başarısız olmasının nedenlerine değindi. Sancar, “Barışın sağlamanın ilk adımı sıcak çatışmanın bitmesidir. Negatif barış tek başına bir toplumsal barışı ve birlikte yaşamak için yetileli değil. Hata negatif bir barış denemelerinde çatışmasızlık bir mezarlık olarak ifade ediliyor. Eğer niyet gerçek bir barış ve birlikte deneyim değilse, bu bütünsel kalıcı barışa everilemiyorsa daha kütü bir sonuca evirilebiliyor. Bu nedenle çatışmasızlık ve negatif barışın konuşulduğu süreçlerde imkanlarda ilerler ama riskler ve tehlikelerde varlığını sürdürüyor” diye konuştu.
Türkiye’de henüz bir Geçiş Dönemi Adalet’inin yaşanmadığını belirten Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de henüz bir GDA yok. Bunun varlığından söz etmek için barış çözüm çeşitli unsurlarının yerine getirilmesi gerekiyor. Bunlar henüz tam anlamıyla konuşulmuyorken bir barış süreci demek doğru değil. Türkiye’de yapılan bir ön görüşmedir. Daha önce yaşadığımız barış süreçlerinde edindiğimiz başarısız süreç kimi çevrelerin temkinli davranmasına dene oluyor. Bunlar normal. Gerçekten barış isteyenlerde de bir temkinli hal var. Ama bunun bizi karamsarlığa götürmesine izin vermemeliyiz. Çünkü bu karamsarlıkta tepkisizliğe neden oluyor bu da tehlikeli. Türkiye’de yaşadığımız şey bir ön tartışma ama yakın zamanda İmralı’dan bir açıklama gelmesi bekleniyor. Ancak yapılacak açıklamadan sonra hep birlikte ele almak gerekiyor. Hep birlikte bununla ilgili çalışma yürütmek durumundayız. GDA bu sürece giden yolu inşa etme zemini hazırlanma gibi bir görevi var. Şu gerçeği anlatmak gerekiyor. Hakikatler ortaya çıkarılmadan, yaralar iyileşmeden, mezarsız ölüler diyarında kalıcı bir barışı ve istikrarlı bir demokrasi inşa etmek zordur.”