AMED – Dîlok’ta Başpınar Mahallesi’nde devam eden grevlere yapılan baskılara ve BİRTEK-SEN Başkanı Mehmet Türkmen’in tutuklanmasına “AKP yine şaşırtmadı” diyerek tepki gösteren Amed Emek ve Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Mesut Kaya, “Baskılar ve yasaklar emekçilerin direnişini kıramamış, aksine mücadeleyi büyütmüştür” diye kaydetti.
Amed Emek ve Demokrasi Platformu, Dîlok’un Ereban (Araban) ilçesine bağlı Başpınar Mahallesi’nde devam eden grevlere yapılan baskılar ve Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Başkanı Mehmet Türkmen’in tutuklanmasına ilişkin açıklama yaptı. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) 1 No’lu şube binasında gerçekleştirilen açıklamada, “İktidar ve sermaye işbirliğine karşı emeğin yanındayız” pankartı açıldı.
Açıklamayı platform adına dönem sözcüsü Mustafa Mesut Kaya okudu. Başpınar Organize Sanayi Bölgesi'nde çalışan binlerce işçinin, düşük ücret dayatmasına karşı insanca yaşayabilecek bir maaş talebiyle greve çıktığını belirten Kaya, Yalçın Kardeşler Dokuma, Çelikaslan Tekstil, Şireci Tekstil, Bulut Tekstil ve Has Sentetik Çuval işçilerinin, yüzde 30’luk asgari ücret zammının yetersizliğine karşı üretimi durdurarak haklarını savunmaya başladığını kaydetti. Açlık sınırının altında kalan asgari ücret zammını emekçilere reva görenlerin büyüyecek direnişler ile karşılaşacağının açık olduğuna dikkat çeken Kaya, “Bu direniş ve grev dalgasına ön alma amaçlı, hükümet ve sermaye işbirliğiyle bu haklı direnişe karşı sistematik bir baskı politikası uygulanmaktadır” diye kaydetti.
‘AKP YİNE ŞAŞIRTMADI’
Kaya, “Başpınar’daki grevlerin 12’nci gününde, valilik işçilerin sesini kısmak için ‘Organize Sanayi Bölgeleri dahil’ olmak üzere kent genelinde her türlü etkinlik ve eylemi 15 gün boyunca yasakladı. Açıkça patronların talimatıyla alınan bu karar, işçilerin anayasal hakkı olan grev ve protesto hakkını engellemeye yönelik bir girişimdir. AKP yine şaşırtmamıştır, tüm siyasetini emek karşıtlığı ve sermaye sevdası üzerine kuran bir siyasi iktidardan beklenilen de tam olarak budur. Baskılar bununla da sınırlı kalmadı. İşçilerin örgütlendiği BİRTEK-SEN’in Genel Başkanı Mehmet Türkmen 2 kere gözaltına alındı ve tutuklandı. İşçilerin meşru taleplerini dile getiren sendika başkanının hapsedilmesi, hükümetin ve patronların işçilere yönelik saldırılarının bir parçasıdır. Ancak tarih boyunca görüldüğü gibi, baskılar ve yasaklar emekçilerin direnişini kıramamış, aksine mücadeleyi büyütmüştür” şeklinde konuştu.
‘HUKUKUN DEĞİL İKTİDARIN ÜSTÜNLÜĞÜ ESAS ALINIYOR’
Türkiye’de hukukun, iktidarın ve sermayenin çıkarlarını koruyan bir baskı aracı haline geldiğini dile getiren Kaya, “Anayasal haklar, yasalar ve mahkeme kararları, iktidarın siyasi hesaplarına ve patronların taleplerine göre uygulanmakta veya yok sayılmaktadır. İşçilerin grev hakkı, kadınların protestoları, gazetecilerin ifade özgürlüğü keyfi yasaklarla bastırılırken, belediyelere kayyım atanırken; yolsuzluk, rant ve emek sömürüsüne dayalı düzen, hukukun sessizliği ve taraflılığıyla korunmaktadır. Hukuk, güçlüyü daha güçlü kılarken, emekçileri, muhalifleri ve ezilenleri sindirmek için bir araç olarak kullanılmaktadır. Bu keyfilik, toplumun hukuka olan güvenini her geçen gün biraz daha sarsarken, hukukun üstünlüğü değil, iktidarın üstünlüğü esas alınmaktadır” ifadelerini kullandı.
MİLYONLARCA EMEKÇİNİN ORTAK MÜCADELESİ
Kaya, konuşmasına şöyle devam etti: “Son dönemde Türkiye’de işçi grevlerine yönelik yasaklar sistematik hale gelmiştir. Fernas, Polonez ve Özak Tekstil direnişlerinde olduğu gibi, devletin tüm mekanizmaları bir kez daha patronların yanında saf tutmuştur. Patronlar işçilerin taleplerini dikkate almak yerine sendika temsilcilerine ve direnişin öncülerine hakaretler yağdırarak süreci provoke etmektedir. Bunun son örneği, bir patronun tutuklanan BİRTEK-SEN Başkanı Mehmet Türkmen’e söylediği, ‘Sen bir yevmiyenin peşinde koşan adamsın’ sözlerinde görülmektedir. Açıkça küçümsenen ve itibarsızlaştırılmaya çalışılan bu mücadele, aslında milyonlarca emekçinin ortak mücadelesidir. Bugün Türkiye’de asgari ücret, açlık sınırının altında kalmış durumdadır. Her geçen gün artan enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında işçilerin alım gücü erirken, sermaye sahipleri kârlarına kâr katmaktadır. İşçilerin kabul etmediği yüzde 30’luk zam, zaten açlık sınırında yaşayan emekçileri daha da yoksullaştırmaktan başka bir şey değildir.”
Kaya, “Bizler Antep Başpınar’daki direnişi selamlıyor, işçilerin taleplerini desteklediğimizi bir kez daha vurguluyoruz. Grev, işçilerin en temel hakkıdır ve bu hakkın gasp edilmesine sessiz kalmayacağız” diyerek, tüm emek dostlarına, bu haklı mücadeleyle dayanışmaya çağrısında bulundu.