Dr. Gössner: Çağrı Türk hükümetini sorunu çözmeye sevk etmelidir

img

HABER MERKEZİ - Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın çağrısına işaret eden Bremen'den Hukukçu Dr. Rolf Gössner, "Büyük fırsatlara kapı açan bu çağrı, Türk hükümetini temel sorunu nihayet çözmeye sevk etmelidir" dedi. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla 27 Şubat'ta "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" yaptı. Çağrıda iki tarafında sorumluluklarına vurgu yapılırken PKK ateşkes ilan etti. Ancak devlet, henüz bu konuda herhangi bir adım atmış değil. Devletin adım atması gereken konuların başında ise Türkiye'nin kararlarına uymayı taahhüt ettiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararları bulunuyor. Bu kararların başında AHİM'in Abdullah Öcalan hakkında verdiği "umut hakkı" ihlali kararı geliyor. Bu adımın Kürt sorununun çözümünü kolaylaştıracağı sıkça dile getirilen konulardan biri. 
 
Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi Başkanı Xavier Bettel'e Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için 10 Şubat'ta mektup gönderen 115 isim arasında bulunan ve 90'lı yıllardan bu yana çalışmalarını sürdüren Bremen'den Hukukçu Dr. Rolf Gössner, sorularımızı yanıtladı. 
 
Abdullah Öcalan'ı ve Kürt halkının mücadelesine ne zaman, nasıl tanıdığınız ve bunun çalışmalarınız üzerinde etkisi oldu mu?
 
1990'lara geri dönüp biraz açmam gerekiyor. O zamanlar, daha sonra Abdullah Öcalan'ın hukuk ekibinin bir parçası olacak bir meslektaşımla birlikte mahkemede bir Kürt gencinin ebeveynlerini ve kardeşlerini temsil eden bir avukattım. Bu genç Kürt, bir polis tarafından vurularak öldürülen Halim Dener'di. Halim Dener 1994 yılında Hannover'de, Almanya'da yasaklı olan "Kürdistan Ulusal Kurtuluş Cephesi"nin posterlerini asarken yakalanmış, tutuklanmış ve serbest kaldığında vurulmuştu. Polis nişancısına karşı açılan bu davada, Federal Almanya Cumhuriyeti'nde devletin terörle mücadele politikalarının ölümcül etkileriyle yüzleşmek zorunda kaldım. Ve Halim Dener'in kararı duymak için Doğu Anadolu'dan gelen acılı yakınlarının üzüntüsüne rağmen polis nişancısının beraat ettiğini tecrübe etmek zorunda kaldım. Bu dava üzerimde güçlü bir etki bıraktı ve beni Kürt sorununa daha fazla ilgi duymaya ve insan hakları açısından çözümü için kampanya yürütmeye sevk etti.
 
Sansasyonel bu davadan sonra Almanya'da uluslararası dava gözlemciliği ve insan hakları heyetlerinde de yer aldınız. Bu kararınızda bu davanın etkisi oldu mu?
 
Evet, doğru. Bu ve 1990'ların sonunda üst düzey bir PKK temsilcisine karşı açılan başka bir davadan sonra, insan hakları örgütü Medico International ile birlikte Abdullah Öcalan'a karşı Türk Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde açılan davanın uluslararası gözlemi için siyasi bir girişim başlattım, Mart 1999'da temyiz edildi. Amaç, davanın bağımsız bir şekilde gözlemlenmesini organize etmek ve garanti altına almaktı. Türkiye'deki bu ceza yargılamalarının insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne uygun olarak yürütülmeyeceğinden ve karara bağlanmayacağından korkuluyordu. Bu, daha sonra büyük ölçüde doğrulandı. Bu nedenle daha sonra, 2004 yılında, Strazburg/Fransa'daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde temyiz davası da açıldı - Abdullah Öcalan için Avrupa düzeyinde neredeyse son merci olarak. Bu süreci Uluslararası İnsan Hakları Ligi adına gözlemledim ve raporladım. Konu, Öcalan'ın Türk mahkemelerinde yargılanmasının ve vatana ihanet suçundan önce idama, ardından da Türkiye'de idam cezasının kaldırılmasından sonra müebbet hapse mahkum edilmesinin yasallığı meselesiydi. Davasını şahsen temsil etmesi için kendisine cezaevi izni verilmediği için Strazburg'da bulunamamıştı. 2005 yılında AİHM nihayet Öcalan'a karşı yürütülen yargılamanın adil olmadığını ilan etti ve Türkiye'yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) ihlal ettiği gerekçesiyle tazminat ödemeye mahkum etti. 2005 yılında Almanya ve Güney Afrika'dan avukatların oluşturduğu bir insan hakları heyetinde yer aldım ve bu heyet bizi Ankara ve İstanbul'a götürdü. Türkiye'deki insan hakları durumu ve gelişmeler hakkında bilgi edinmek istedik. Bu amaçla resmi kurumlarla Kürt muhalif aktivistlerle ve sivil toplum kuruluşlarıyla görüştük ve tabii ki özellikle Kürt sorununa odaklandık. O dönemde kısmen AB katılım müzakereleri nedeniyle –ki bu daha sonra sistematik insan hakları ihlalleri nedeniyle tekrar donduruldu- yumuşama umutları vardı. Ayrıca, sorunlu cezaevi koşulları hakkında kişisel bir izlenim edinmek amacıyla Abdullah Öcalan'dan İmralı Adası'ndaki cezaevini ziyaret etmesini talep etmiştik. Ancak talebimiz Türk Adalet Bakanı tarafından "güvenlik gerekçesiyle" reddedildi. 
 
Tüm faaliyetlerinizden ve izlenimlerinizden ulaştığınız kanaat nedir? 
 
 
Yıllar ve on yıllar boyunca AB ve Almanya, Türk devletinin tırmanan terörle mücadele doktrinine yoğun bir şekilde dahil olmuş ve böylece PKK karşıtı stratejisini ve Kürtlere yönelik baskı politikasını desteklemiştir.
 
Özellikle "Öcalan davası" ve devletin Kürtlere yönelik muamelesinin Türkiye'deki insan hakları durumu ve bir bütün olarak kalkınma için bir kıstas olduğunu ve olmaya devam ettiğini fark ettim. Ancak şunu da fark ettim: Şiddet içeren Kürdistan çatışmasına nihayetinde uygulanabilir bir çözüm bulmak için genel bir insan hakları ve jeo-siyasi perspektife ihtiyaç var. Bu her şeyden önce Türkiye içinde bir çatışma olsa da, uzun zamandır Suriye, Irak ve Avrupa Birliği'ne (AB) kadar uzanan geniş kapsamlı yansımaları var. Yıllar ve on yıllar boyunca AB ve Almanya, Türk devletinin tırmanan terörle mücadele doktrinine yoğun bir şekilde dahil olmuş ve böylece PKK karşıtı stratejisini ve Kürtlere yönelik baskı politikasını desteklemiştir. Örneğin; PKK'nin AB terör listesine dahil edilmesi, Almanya'daki PKK yasağı ve bunun sonucunda ortaya çıkan baskı politikası. Bir zamanlar şiddet yanlısı olan Kürt İşçi Partisi'nin (PKK) Avrupa'da, Almanya'da, çatışmaya barışçıl ve demokratik bir çözüm bulma yönünde geçirdiği değişime rağmen bu durum bugün de devam etmektedir.
 
Kürt sorununun demokratik çözümü ve Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü sizin için neden önemli? 
 
Benim için her ikisi de çok önemli, çünkü Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması ve Kürt sorununun gecikmiş çözümü genel bir bağlamda ele alınmalı. Önemli bir Kürt temsilci olarak Öcalan, bu önemli meselenin siyasi çözümüne dahil edilmelidir, özellikle de uzun zaman önce barışçıl bir çözüm bulma isteğini beyan etmiş ve Türkiye ile PKK arasında bir ateşkes ve barış süreci çağrısında bulunmuşken. Tarihi olarak nitelendirilen son çağrısıyla Öcalan şimdi bir adım daha ileri gitmiştir. 40 yılı aşkın süredir devam eden şiddetli çatışmaların ardından PKK liderliğinden silahlı mücadeleye son vermesini, silahlarını bırakmasını ve örgütü dağıtmasını talep etti. Büyük fırsatlara kapı açan bu çağrı, Türk hükümetini temel sorunu nihayet çözmeye sevk etmelidir; Kürtlerin durumunu kararlı bir şekilde iyileştirmeli ve haklarını tam olarak tanımalıdır. Bunun ne anlama geldiğine en sonda ayrıntılı olarak değineceğiz.
 
Siz ve diğer birçok imzacı kısa bir süre önce Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne Öcalan'ın fiziksel özgürlüğünü talep eden bir mektup gönderdiniz. Bu girişim nasıl ortaya çıktı ve bu mektubun amacı neydi?
 
Belki de önceden belirtmek gerekir ki, Abdullah Öcalan'a on yıllardır uygulanan hücre hapsi koşulları nedeniyle Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi’ne (CPT) ilk açık mektup geçen yıl zaten gönderilmişti. CPT, sahadaki durum hakkında bir izlenim edinmek amacıyla Türkiye de dahil olmak üzere Avrupa Konseyi üyesi ülkelerdeki gözaltı merkezlerini ziyaret etme imkanına ve aynı zamanda görevine sahiptir. Bu nedenle, İmralı'daki mahkumların aşırı tutukluluk durumunun bağımsız bir şekilde incelenmesi, açıklığa kavuşturulması ve düzeltilmesi amacıyla gecikmeksizin İmralı'ya bir heyet gönderilmesi çağrısında bulunuyoruz. İnsan hakları ihlalleri söz konusu olduğunda, CPT son derece güçlü bir şekilde müdahale etmeli ve Türkiye'nin bir Avrupa Konseyi üyesi olarak yükümlülüklerine tam olarak uyması konusunda ısrarcı olmalıdır. Çağrımıza yanıt olarak CPT bize durumla ilgilenmek istediğinin sinyalini verdi - ancak bu yine de kulağa pek taahhütkâr gelmiyordu. Şimdi sorduğunuz ikinci açık mektuba gelelim; Kamusal alandan yüzden fazla imzacı Şubat ayı başında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Başkanına bir mektup yazdı. Abdullah Öcalan'ın 25 yılı aşkın süredir en kötü koşullarda cezaevinde tutulmasının ardından serbest bırakılması için hukuki ve siyasi adımlar atılmasını talep ediyoruz. Amaç, Türk hükümeti ile müzakerelerde onun yardımı ve işbirliğiyle Kürt sorununa bir çözüm başlatmak ve uygulamaktır. Bunun için Öcalan'ın bu tür müzakereleri yürütmesine imkan verecek koşullar altında serbest bırakılması gerektiğini savunuyoruz. Ne de olsa kendisi hala Kürt özgürlük hareketinin kilit isimlerinden biri ve ancak özgür bir insan olarak müzakere edebilir. Başvurudan sonra önemli bir adım daha atmış bulunuyoruz; artık Öcalan üzerindeki tecrit tamamen kaldırılmalı ve serbest bırakılması sağlanmalıdır.
 
Mektubunuzda "umut hakkından" bahsettiniz. "Umut hakkı" hakkında neler söyleyebilirsiniz ve bu hak Abdullah Öcalan için şimdiye kadar neden bu karar uygulanmadı? 
 
AİHM bu "umut hakkını" Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden (AİHS Madde 3) almaktadır. Bu, bir kişinin ömür boyu hapis cezasına çarptırılmasının ve serbest bırakılma umudu olmaksızın ömür boyu tutuklu kalmasının hukuka aykırı olduğu anlamına gelmektedir. Öcalan'ın davasında AİHM 2014 yılında, şartlı tahliye olasılığını ortadan kaldıran ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının AİHS'i ihlal ettiğine hükmetmiştir. Mahkeme, Türkiye'yi bireysel umut hakkını güvence altına almak için yasalarını bu doğrultuda değiştirmesi konusunda uyardı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Eylül 2024'te bunu yeniden teyit etti ve Eylül 2025'e kadar yeni bir gözden geçirme yapılacağını duyurdu. Ancak şu ana kadar Türkiye'nin buna uyduğuna dair hiçbir kanıt yok - tam tersine, Türkiye bu hakkı tanımıyor, bu nedenle de Öcalan ve Türkiye'deki diğer pek çok müebbet mahkumundan bu hakkı esirgemeye devam ediyor. Ancak bu inkar, Avrupa sözleşmesi ve içtihadının ihlalidir ve ihlal edilmeye devam etmektedir. Zira tahliye umudu olmaksızın müebbet hapis cezası, özellikle de tecrit koşullarında, nihayetinde taksit taksit verilen bir ölüm cezasına dönüşmektedir. Ancak Öcalan'ın temyiz başvurusunu takiben yaşanan yeni gelişmelerle birlikte bu konuda bir hareketlilik yaşanması muhtemeldir.
 
Mektubunuzda AİHM kararlarına ve AİHS standartlarına atıfta bulundunuz. Bu bağlamda, Türkiye'nin AİHM kararlarını görmezden gelerek kendi anayasasını hiçe saymasını ve AİHM'in bu konuda henüz somut bir adım atmamış olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
 
Türkiye'nin hukuk ihlallerinin gerçek sonuçlarıyla yüzleşmesinin zamanı çoktan gelmiştir. Buna, Türkiye'deki hücre hapsi sisteminden sorumlu olanlara yönelik hedefli yaptırımlar da dahil olabilir.
 
Aslında Türkiye, Avrupa Konseyi'nin bir üyesi olarak uyması ve uygulaması gereken AİHS'i ve AİHM kararlarını baltalamakta ve göz ardı etmektedir. Sonuçta, Avrupa Konseyi üyesi bir devlet olarak Türkiye, örneğin hiç kimsenin işkenceye veya insanlık dışı ceza veya muameleye maruz bırakılmayacağı şartına bağlıdır. Buna özellikle insanlık dışı hücre hapsi koşulları veya yukarıda açıklandığı gibi, müebbet hapis cezasına çarptırılan hiç kimsenin "umut hakkından" mahrum bırakılamayacağı AİHS ile bağlıdır. Ancak gerçekte, insan haklarını ihlal eden koşulların etkili ve sürdürülebilir bir şekilde düzeltilmesi amacıyla AİHM kararlarının üye devletler aleyhine uygulanması için çok az imkan bulunmaktadır. Ancak, çok sınırlı etki yaratma olanaklarına rağmen, Avrupa Konseyi ve Komite'nin bugüne kadar işkence ve diğer insan hakları ihlallerine karşı mümkün olan en etkili adımları atması için Türkiye'ye yeterince baskı yapıp yapmadığı sorusunun ortaya çıktığına inanıyorum. Türkiye'nin hukuk ihlallerinin gerçek sonuçlarıyla yüzleşmesinin zamanı çoktan gelmiştir. Buna, Türkiye'deki hücre hapsi sisteminden sorumlu olanlara yönelik hedefli yaptırımlar da dahil olabilir. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, 2021 ve 2023 yıllarında, başka durumlarda da olsa, bir "ihlal prosedürünün" parçası olarak Türkiye'ye karşı yaptırım ve cezai önlemler alınması çağrısında bulunmuştur. Aşırı bir durumda Türkiye, 2022'de Ukrayna'ya karşı başlattığı saldırı savaşı sonrasında Rusya'nın başına geldiği gibi Avrupa Konseyi'nden bile ihraç edilebilir (ancak Rusya çekilerek bu oylamayı önceden engellemiştir). Bununla birlikte, Avrupa Konseyi üyeliği sona erdiğinde, söz konusu devlet otomatik olarak AİHS'den çekilir, yani artık AİHS ile bağlı değildir - ve bu nedenle ilgili nüfus daha da savunmasız hale gelebilir.
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan İmralı Heyeti'yle görüşmeler gerçekleştiriliyor ancak diğer taraftan Öcalan ve İmralı Adası'nda tutulan diğer tutsakların aileleri ve avukatları ile görüşmeleri hala engelleniyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
Bu görüşmeler -ki olumludur- sadece bir başlangıç olabilir. Her halükarda Öcalan'ın insan haklarını ihlal eden tecridi derhal ve tamamen kaldırılmalıdır, Abdullah Öcalan'ın yeni çağrısından sonra şimdi her zamankinden daha önemli bir konu. Top artık Türk hükümetinin sahasında. Abdullah Öcalan’ın İmralı Heyeti'yle görüşüp aile ve avukatları ile görüşememesi birbirine uymuyor ve çelişkiden de öte. Bu nedenle görüşmelere izin verilmesi çok önemli ve iyidir, devam ettirilmelidir. Ancak temel ön koşul, avukatlar ve akrabalarla görüşmelerin yapılabilmesi için insan haklarını ihlal eden hücre hapsi koşullarının kaldırılmasıdır. Ve bu, serbest bırakılma beklentisiyle birlikte yapılmalıdır. Nihayetinde, Türk hükümetinin siyasi iradesi de buna göre ölçülmelidir. Bu arada, Türkiye'de Kürt yanlısı muhalefet partilerinin üyelerine, eleştirel gazetecilere ve insan hakları aktivistlerine PKK'ye destek verdikleri iddiasıyla çok sayıda baskın, gözaltı ve tutuklamanın hemen hemen aynı zamanda gerçekleştiriliyor olması da bu görüşmelerin kolaylaştırılmasıyla bağdaşmamaktadır. Öcalan ile görüşmeleri yürüten ve çatışmanın çözümüne yönelik önemli bir adım atılmasını sağlayan DEM Parti'nin yönetim kurulu üyeleri de muhtemelen bu durumdan etkilenecektir.
 
Mevcut durumda Türkiye'deki sorumlu siyasi aktörlere ve uluslararası kamuoyuna çağrınız nedir?
 
 
Türkiye'de barışın, insan hakları durumunun iyileşmesinin ve ülkenin demokratikleşmesinin en önemli ön koşullarından biri Türk-Kürt çatışmasına adil ve sürdürülebilir bir çözüm bulunması olacaktır. Bu gerçek tarihi bir sorundur
 
Abdullah Öcalan'ın cezaevinden yaptığı silahlı mücadeleye son verme çağrısının ardından nihayet yeni bir barış süreci için umutlar yeşermiştir. Bu çağrı demokratik Kürt hareketi için bir başarı, Türkiye ve ötesi için de büyük bir fırsattır. Türkiye'de barışın, insan hakları durumunun iyileşmesinin ve ülkenin demokratikleşmesinin en önemli ön koşullarından biri Türk-Kürt çatışmasına adil ve sürdürülebilir bir çözüm bulunması olacaktır. Bu gerçek tarihi bir sorundur. Kürtler ve temsilcileri baskı altında tutulmaya, zulüm görmeye ve kültürel ve demokratik haklarından mahrum bırakılmaya devam ettiği sürece bu sorun çözümsüz kalacaktır. Abdullah Öcalan'ın cezaevinden yaptığı silahlı mücadeleye son verme çağrısının ardından nihayet yeni bir barış süreci için umutlar yeşermiştir. Bu çağrı demokratik Kürt hareketi için bir başarı, Türkiye ve ötesi için de büyük bir fırsattır. Bu çağrı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve otokratik hükümetinin sadece iktidar manevralarıyla ilgilenmedikleri ve kendi güçlerini arttırmayı amaçlamadıkları umuduyla, Kürt temsilciler ve şimdi sırası gelen Türk hükümeti arasında ciddi ve zorlu müzakerelerin başlangıcı olabilir. Tüm kuşkulara rağmen, on yıllardır süren baskı ve zulüm, terör, şiddet ve misilleme sarmalı nihayet kırılabilir.
 
Bu bağlamda, Kürt sorununa adil ve sürdürülebilir bir çözüm için yapılacak müzakereler, Kürt kimliğinin ve Türkiye'deki kültürel ve demokratik haklarının tanınmasını, sosyal, siyasi ve kültürel eşitliğin sağlanmasını, Kürt şehirlerinde zorla görevden alınan belediye başkanlarının görevlerine iade edilmesini, siyasi nedenlerle hapiste tutulan çok sayıda Kürt ve diğer tutukluların serbest bırakılmasını; Kürtlere ve muhalefetin diğer üyelerine yönelik yeni baskı dalgasının sona erdirilmesini, Suriye'de Kürt nüfusun yaşadığı ve kendi kendini yönettiği bölgelerin uluslararası hukuka aykırı bir şekilde bombalanmasına son verilmesini içermelidir. Genel olarak Türkiye'nin demokratikleşmesi ve insan hakları ile uluslararası hukuka saygı gösterilmesi gerekmektedir.
 
Özellikle bu yeni durumda AB ve Almanya'dan beklentileriniz ve talepleriniz nelerdir?
 
AB'de ve Almanya'da, yani Avrupa'nın Türkiye ve Kürtlere yönelik politikasında da radikal bir değişime ihtiyaç var. Bu, Avrupa ve Almanya'da Kürtlerin, örgütlerinin ve medyanın terörle damgalanmasına, kriminalize edilmesine, zulme uğramasına ve dışlanmasına nihayet son verilmesini de içeriyor. Almanya ve AB, bugüne kadar yaptıkları gibi diyalog sürecini ve Kürt sorununun çözümünü engellemek yerine desteklemek ve teşvik etmek için ellerinden gelen her şeyi yapmalıdır. Bu da özellikle Almanya'ya çok zarar vermiş olan PKK'ye yönelik yasağın kaldırılmasını, PKK'yi desteklemekten dolayı açılan terörle mücadele davalarının sona erdirilmesini ve PKK'nin AB terör listesinden çıkarılmasını içermektedir. Bu araçlar artık çağa ayak uyduramamaktadır. Katı yasak politikası on binlerce siyasi olarak aktif Kürt'ü ayrımcılığa uğratmış ve kriminalize etmiş, onları genel bir şüphe altına sokmuş, potansiyel şiddet failleri ve "teröristler" olarak damgalamış, onları iç düşman ve güvenlik riski olarak ilan etmiş ve marjinalleştirmiştir. Buna ilaveten, Kürtlerin Türkiye'ye sınır dışı edilmesindeki artış da yeniden gözden geçirilmelidir. Avrupa Konseyi üyeliğine rağmen Türkiye, birçoğu zulüm nedeniyle Türkiye'den kaçan siyasi olarak aktif Kürtler için hala güvenli bir menşe ülke olmaktan uzaktır.
 
Bu itibarla, AB ve üye devletlerin, daha önce PKK'ye, politikalarına ve faaliyetlerine karşı ne kadar eleştirel ya da düşmanca bir tutum sergilemiş olurlarsa olsunlar, sorumluluk ve yükümlülükleri artmaktadır. Kürt sorunu ve genel olarak azınlık sorunu, her zamankinden daha az bir terör sorunu olmakla birlikte, Türkiye için Avrupa ve Federal Almanya Cumhuriyeti için geniş kapsamlı sonuçları olan bir siyasi ve insan hakları sorunudur.
 
MA / Hîvda Çelebi

Diğer başlıklar

20:34 Türkiye Kobanê’de çiftçilere ateş açtı
19:44 Kılıçdaroğlu'ndan CHP’nin İmralı kararına tepki: Tarihin doğru tarafında olmak cesaret ister
19:11 25 Kasım etkinliklerinde birlikte mücadele vurgusu
18:39 Tülay Hatimoğulları: Komisyon tarihi bir karar aldı
18:35 Kadınlar katledilmek istenen Yasemin D.'yi ziyaret etti
18:29 Kadın tutsakların çizimleri sanatseverlerle buluştu
18:19 Özel: Komisyonda aldığımız karardan dönmeyeceğiz
17:32 Şax’ta Kadın Yaşam merkezi açıldı
17:29 Ekmek, toprak, adalet mitingi: Ekolojik saldırıya karşı kendimizi korumak zorundayız
17:17 25 Kasım kapsamında medyanın dili tartışıldı
17:10 Halide Türkoğlu: Kadınlar barış ısrarını sürdürmeli
17:02 Ekoloji Kervanı Kuzey Ege'de
16:36 Amedspor maçında Jîna Emînî’nin koreografisi açıldı
16:22 Wan’da Burak Ercan kararı protesto edildi
15:43 Emekçiler bütçe taleplerini açıkladı
15:35 Şevket Epözdemir katledilişinin 32’nci yılında anıldı
15:30 KESK’ten bölge mitingi: Bütçe emeğe ve barışa ayrılmalı
15:23 Pervin Buldan'dan partilere: Çözümün gelişmesi için herkes elini taşın altına koymalı
15:01 Dêrsim Emek ve Demokrasi Platformu: Halkın iradesi derhal teslim edilmeli
14:52 İSKİ’den su tüketimi uyarısı
14:45 Kadınlara yönelik cezaevindeki şiddet tartışıldı
14:22 Hasta tutsakların tahliyesi talep edildi
14:09 Wan’da Çocuk Hakları Dayanışma Ağı kuruldu
14:02 Katledilen ve kaybedilen kadınlar için adalet istendi
13:57 Bakırhan: ‘Şununla oturmam’ diyenler barış istemiyor, bunu da bir yere not ettik!
13:31 Yeni Yol Grubu İmralı'ya gidecek heyete üye vermeyecek
13:09 Cumartesi Anneleri: 45 yıldır Hayrettin Eren’in nerede olduğunu soruyoruz
12:57 Abdullah Öcalan: Hukukun yeniden inşa edilmesi bir gerekliliktir
12:42 Bozkurt ve Akgül’ün taziyesine kitlesel ziyaret
12:37 Mansur Yavaş ve özel kalem müdürü hakkında soruşturma izni
12:31 DEM Parti Mersin’de gazetecilerle bir araya geldi
12:26 Bahis soruşturmasında 149 hakemin kariyeri sona erdi
12:25 Değer Artış Payı Uygulama Yönetmeliği değiştirildi
12:24 Tülay Hatimoğulları: Hiç kimsenin çözümden kaçma lüksü yoktur
12:11 Siyaset Bilimci Aksoyoğlu: CHP’nin tutsak edildiği bir siyaseti izledik
11:35 DBP: Çözüm iradesini yok saymak, barış ve eşitlik taleplerinin inkârdır
10:33 Mazlûm Ebdî’den MA’ya önemli değerlendirmeler
10:12 Komisyonun İmralı’ya gitme kararını gazeteler nasıl gördü?
09:55 Kaybeden Kürtler değil CHP olacak
09:49 Dêrsim Belediyesi’nde kayyımın 1 yılı: Bina ve arsalar satılığa çıkarıldı
09:44 Rojava Film Festivali’ne katılan Ott: Burası Ortadoğu’ya örnek olabilir
09:31 Amed sokakları: CHP çözüm istemiyor
09:27 TTB süreç için çalışmalar yapacak: Hekimler süreci desteklemeli
09:27 Semsûr'da depremzedeler oldukları yerde!
09:24 Bulancak Sanat Tiyatrosu, 38 yıldır sahnede
09:07 Şikayete rağmen çocuk istismarı davasında soruşturma tamamlanmıyor!
09:06 Yoksullaşmanın fotoğrafı: Kirasını ödemek için eşyalarını satıyorlar
09:04 KESK Wan’da bölge mitingi düzenliyor
09:04 Wan'da uyuşturucuya karşı ortak mücadele hattı kuruluyor
09:02 Filistinli kadınlar 'acıma' değil adalet istiyor
09:01 'Barış sürecinde hasta mahpusların tahliyesi sağlanmalı'
09:00 İmralı ziyaretinde hangi başlıklar masada olacak?
09:00 22 KASIM 2025 GÜNDEMİ
08:30 Belen'de 7 katlı binada yangın: 2 ölü
21/11/2025
22:56 İspanya’da 3 madenci göçük altında kaldı
22:53 Bütçe görüşmeleri: Agirî'de doktor yok, doğan çocuklar ölüyor
22:39 Humus’ta kaçırılan Alevi gençler katledildi
22:36 Bangladeş’in başkenti Dakka’da deprem
22:32 Mazlum Ebdî, Şêx Mani El Cerba ile bir araya geldi
22:29 Kayyımın TELE1'de 32 kişiyi işten çıkardığı iddiası
22:25 29 öğrenci zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırıldı
22:01 AKP'den Hüseyin Yaman İmralı'ya gidecek
21:53 Böcek ailesinin kaldığı otelin sahibi ve çalışanı tutuklandı
21:51 Çiğdem Açlan'ın cenazesi köyünde toprağa verildi
21:44 Tülay Hatimoğulları: Kalıcı barışın tek yolu örgütlenmek
21:18 İsrail katlettiği Filistinli'nin cenazesini alıkoydu
21:15 'Sağlık hizmetlerinin 3'te 1'i özel sektöre devredilmiş durumda'
20:57 CHP PM üyesi Fırat: Parti yönetimimiz tarihsel bir hataya düşmüştür
20:24 Aynı firmanın ilaçlaması bir çocuğun ölümüne de neden olmuş
20:16 Şişli'de 25 kişi zehirlenme şüphesiyle hastaneye başvurdu
20:11 'Şüpheli kadın ve çocuk ölümleri aydınlatılsın'
20:06 Temel: CHP stratejik bir hata yapmıştır
19:44 Kadınlar, şartlı tahliyelerin engellenmesini protesto etti
19:35 Amed’de trafik kazası
19:29 Geçiş Hükümeti Reqa’yı Dêrazor’a bağlayan yolu kapattı
19:26 Zaxo Spor taraftarlarından Amedspor’a ziyaret
19:22 Pervin Buldan: Komisyonun İmralı kararıyla daha emin adımlarla yürüyeceğiz
18:47 223 işçinin eylemi devam ediyor
18:45 SRK inşaat, ajansımızı tehdit etti
18:38 ÖGB, Anadolu Üniversitesi öğrencilerine saldırdı
18:23 Murat Çepni: Öcalan’la görüşmek olmazsa olmazdır
18:21 TJA’dan fail Burak Ercan’ın beraat etmesine tepki
18:17 İmralı'ya dört kişilik heyet gidecek
18:12 Ahmet Faruk Ünsal: CHP büyük bir siyasi hata yaptı
18:07 İskender Bayhan: CHP'nin İmralı heyetinde olmaması ciddi bir eksikliktir
18:02 Wanlılar: CHP tarihi bir hata yaptı, kaybedecek
17:55 UNICEF: Ateşkese rağmen İsrail 72 çocuğu katletti
17:37 Bayındır: CHP toplumun sesine kulak vermedi
17:33 DEM Parti'den ilk açıklama: Görüşme kader niteliğinde, mesafeli yaklaşımlar üzüntü verici
17:24 SYKP Eş Genel Başkanı Titiz: CHP kararını gözden geçirsin
17:19 Tülay Hatimoğulları'ndan, hayatını kaybeden işçilerin ailelerine ziyaret
17:12 Bayındır'dan Göktayi ailesine taziye ziyareti
17:06 CHP’nin kararına tepki yağdı
17:01 YSP Eş Genel Sözcüsü: Kürt halkı bunu unutmayacak
16:59 CHP'nin İmralı kararının arkasında İmamoğlu mu var?
16:53 Komisyon'un hafta başında Abdullah Öcalan ile görüşmesi bekleniyor
16:45 İşkence ile katledilen çocuk işçi için yürüyüş
16:40 Komisyon Abdullah Öcalan ile görüşme kararı aldı
16:39 Eren Keskin: CHP’nin davranışı kabul edilemez
16:26 Komisyonda İmralı oylaması başladı
16:20 Agirî’de Sırrı Süreyya Önder Parkı açıldı
16:15 Gülistan Kılıç Koçyiğit: Kürt halkı not ediyor
Ahmet Şık: İmralı’ya gidilmeli, gerekirse Kandil’e gidilmeli
15:47 Bakırhan’dan CHP’ye: İktidar karşıtlığını çözüm karşıtlığına dönüştürmeye çalışıyor
15:45 CHP süreci sabote etmeyi sürdürüyor: Toplantıyı terk ettiler
15:35 Aydın: Karar hem Türkiye demokrasisi hem de CHP açısından sorunlara yol açar
14:28 CHP'li Emir: İmralı'ya temsilci göndermeyeceğiz
14:18 Meclis komisyonu İmralı ziyareti gündemiyle toplandı
14:11 Kadınlar devlet-erkek şiddetine karşı alanlarda
13:53 MHP’li Yıldız: İmralı’ya ben gideceğim
13:33 KESK’ten 22 Kasım mitingine çağrı
13:31 Özel: Demokratik siyasetin önünün açılmasını savunuyoruz
13:30 Kurtulmuş parti koordinatörleri ile bir araya geldi
13:29 İHD Çocuk Hak İhlali Raporu: Bir yılda en az 192 hak ihlali
13:28 Kadını katletmek isteyen fail tutuklandı
13:09 CHP’nin kurultayda oylanacak parti programında neler var?
13:04 Riha'nın Ape Melle'si son yolculuğuna uğurlandı
12:58 Uğur Kaymaz ve babası mezarları başında anıldı
12:26 Kurtulmuş partilerin koordinatörleriyle bir araya gelecek
12:20 Ankara Tiyatro Festivali başlıyor
11:39 İstanbul’da sahte reçete soruşturması
11:21 Netleşme zamanı
10:31 Katılımcı Bütçe programında Komisyon Süreci’ne geçildi
10:06 Çetin Lodi: Yazarlar barış taleplerini yükseltmeli
10:03 EMEP Genel Başkanı Aslan: Sosyalist partiler tabanlarını sürece hazırlamalı
09:57 Îlham Ehmed ajansımıza konuştu: Genel bir çözüme açığız, Türkiye ile ortak çıkarlarımız var
09:47 Türkiye Riknaddin'de neyi amaçlıyor?
09:38 Ceza hukukçusu Kanar: ‘Geçiş yasaları’ kapsamında köklü reformlar yapılmalı
09:34 DSİ’nin ‘işletmede’ dediği baraj 6 yıl sonra yapılmış
09:29 Asgari ücret yorumu: Kaşıkla verilip kepçeyle alınıyor
09:25 'Barışı kadınların söz ve karar gücüyle inşa edelim'
09:23 Helebcelilerin kimsesiz mezarlarına Mûş sahip çıkıyor
09:22 Uğur Kaymaz ve babası 21 yıl önce katledildi: Adalet için yeni mekanizmalar yaratılmalı
09:15 3 milyon insan köye dönüş için çözüm bekliyor
09:13 Irak ve Federe Kürdistan’da ‘kadın mücadele birliğine’ ihtiyaç var
09:11 Yusuf Karadaş: Enerji ve ticaret yolları yeni gerilimlere yol açacak
09:06 Selime Büyükgöze: Erkek şiddeti eşitlikle son bulabilir
09:02 Kış lastiği uygulaması başlıyor: Fiyatlar cep yakıyor
09:00 21 KASIM 2025 GÜNDEMİ
20/11/2025
23:54 Maduro’dan Karayip'ler için ‘ağır silah’ ve ‘füze’ talimatı
22:50 Edirne’de kadın cinayeti
22:21 Tecavüze uğrayan çocuk yoğun bakımda
22:11 DEM Partililerden MESEM tepkisi: Çocukları öldürüyor
21:34 Trump’tan Zelenski’ye Rusya-Ukrayna Savaşı’nın sonlandırmak için taslak
21:19 Almanya’da Kürt Çocuk Korosu’na 'Entegrasyon' ödülü
21:13 Bina ilaçlamasında 7 kişi hastaneye kaldırıldı
21:07 Eğitim Bakanı’na tepki: Bir yılda bin 300 öğrenci gözaltına alındı
20:33 Rojin Kabaiş'in ağabeyi: Telefonun İspanya'ya gönderilmesi için dilekçe verdik
20:29 Amûdê, Şam ve Halep'te 25 Kasım etkinlikleri
20:06 İran'da tutsak Zeyneb Celaliyan’ın tedavisi engelleniyor
20:01 Bütçe görüşmeleri: Son bir yılda 1 milyon çocuk eğitimden koptu