HABER MERKEZİ - İsrail-İran savaşının bölgede yeni değişimlere zemin hazırladığını belirten gazeteci Resûl Geleban, “PJAK, PDKİ, Komala birlik olursa Rojava’daki gibi demokratik konfederalizmi İran’da inşa edebilirler” dedi.
İsrail’in 13 Haziran’da İran’a saldırısıyla başlayan savaş, İran’ın misilleme saldırıları ve ABD’nin İran’ın nükleer tesislerini hedef almasıyla tırmandı. Karşılıklı hamlelerle sürdürülen savaşın 12’nci gününde (24 Haziran) ateşkes sağlandığı açıklandı. Ancak ABD Başkanı Donald Trump'ın açıklamasına karşın ateşkes konusundaki muamma devam ediyor.
İran’daki duruma ilişkin gazeteci Resûl Geleban, değerlendirmelerde bulundu.
TOPLUM DEVLETE ÖFKELİ
İran’da uzun zamandır toplumsal ve ekonomik kriz olduğunu belirten Geleban, “İran’ın bugününü anlamak için geçmişe bakmamız gerekiyor. Uzun bir tarihe geri dönmek yerine son 3-4 yılı değerlendirsek dahi yeterli olacağını düşünüyorum. ‘Jin, jiyan, azadî’ eylemlerinde gördük ki İran toplumu, umutsuz, inançsız ve devlete karşı bir öfke içinde. Toplum siyasi ve ekonomik bir krizle baş etmeye çalışıyor. Bu baskı elbette basına da yansıyordu. Bugün burada özgür basın kalmamış, özgür gazetecilik yapan herkes ya tutuklanmış ya denetim altında ya da göç etmek zorunda kalmış. Kalan gazeteciler ise devletin tacizi ve baskısına maruz kalıyor. Araştırmacı gazetecilik, özerk basın pratikte kalmamış durumda. Daha çok sanal medya üzerindeki kişiler ya da göç etmiş kişiler durumu anlatmak zorunda kalıyor” diye belirtti.
PLANLI BİR SAVAŞ
İsrail-İran arasındaki savaşın temel nedenin “bölgede güç kurma” çatışması olduğuna dikkat çeken Geleban, “İran-İsrail savaşının ekonomik, politik, jeopolitik ve ideolojik boyutları var. İsrail, İran’ın nükleer silahlarından korktuğunu ifade ediyor ve İran'ın bu silahlara sahip olmasını engellemek için elinden geleni yapıyor” dedi. Uluslararası devletlerin pozisyonuna işaret eden Geleban, “İran, İsrail’i devlet olarak tanımıyor ve İsrail’e karşı vekil güçlerini silahlandırıyordu. Hizbullah gibi birçok örgüt var. Savaş bölgedeki hakimiyet üzerinedir. Her iki devlette Ortadoğu’da hakimiyet kurmak istiyor. İsrail, ABD ve Avrupa ülkelerinden aldığı destekle; İran, Irak, Yemen, Suriye ve Lübnan’ın yer aldığı Şii Hilal’i durdurmak istiyor. Dış güçlerin İran'a veya İsrail'e destek vermeleri çatışmaların önünü açıyor. Dış güçlerin ve uluslararası güçlerin desteğiyle İsrail, bu kaosu sürdürüyor. Bu savaş planlanmış bir savaş, eğer başarılı olursa Irak, Suriye ve hatta Kızıl Deniz’e kadar devam eder” ifadelerini kullandı.
İRAN’A BAĞLI VEKİL GÜÇLER
İsrail’in saldırılarının bölgesel barışı tehdit ettiğini dile getiren Geleban, “Saldırılar başka yerlere de evrilebilir. İran isterse Yemen, Suriye, Irak ve Lübnan’da kendine bağlı güçlerle klasik bir savaş başlatabilir. Müttefiklerde savaşa katılabilir özellikle Arap ülkeleri İran ve İsrail arasında tercih yaparak savaşa katılabilir. Bu durumda savaş başka topraklara yayılır. En çok korktuğumuz bölgesel terörizmin artmasıdır. Ayrıca İran’a bağlı vekil güçler dünya güvenliğini tehdit edebilir” dedi.
İRAN’DA DEĞİŞİM ŞART
İran’ın savaş dışında kendi içinde de birçok sorunu olduğunu vurgulayan Geleban, şunları belirtti: “İran’ın sadece ekonomik ve siyasi sorunları yok, ideolojik olarak incelenmesi gerekiyor. Dünya değişiyor, yaşam dijitalleşiyor fakat İran din ve güvenlik konusunda kapalı kalıyor. Yaşanan krizin atlatılması için bazı değişimlerin yaşanması gerekiyor. Bu değişim egemenlik değişimidir. Siyasi yapıda köklü bir değişim gerekiyor. İslam devleti anlayışının değişmesi gerekiyor. Anayasanın demokrasi temelinde değişmesi gerekiyor. Bu sadece bir etnik yapı için olmamalı, anayasa yeniden yazılmalı. Bu yasanın çoğulcu ve demokratik olması gerekiyor. Otoriter sistemin değişmesi gerekiyor. İran’ın bölgesel rolü değişmeli, baskıcı siyasetten vazgeçmelidir. Aksi takdirde Suriye olma yolunda ilerliyor. Yakın zamanda İran’ın yeni Suriye olduğunu görebiliriz. Bu sistemde tüm etnik yapılar ve inançlar temel haklara sahip olmalıdır. Yeni toplumsal bir sözleşme gerekiyor. Tekçiliğin olmadığı bir anlaşma, tek ırkın, tek düşüncenin, tek inancın olmadığı bir anlaşmanın yazılması gerekiyor. En önemli ise devlet ve din işlerinin ayrılması gerekiyor. Bu ise demokrasinin temeli olmalıdır. Özerklik kabul edilmeli, özerk bölgelerin hakları tanınmalıdır. Belucların, Kürtlerin, Arapların, Türk ve diğer ulusların siyasi özerlik, resmi özerlik, dil talepleri kabul edilmelidir.”
ÇÖZÜM DEMOKRATİK KONFEDERALİZM
İran için çözümün demokratik konfedarilizm olduğunu belirten Geleban, “Sayın Öcalan son yıllarda demokratik konfederalizm fikrini geliştirdi. Bu sistem ise, bölgesel özerklik, doğrudan demokrasi, toplumsal, ekonomik ve ekolojik yapıdan oluşuyor. Rojava’da bu model inşa edildi. Klasik ulus devlet yerine bu model, İran’da da uygulanabilir. Çünkü İran’da farklı halklar var. Bu model burada başarılı olabilir. Bu noktada Kürt güçlerin ortaklaşması önemlidir. Sadece PJAK bu modeli savunup hayata geçirmeye çalışıp, KDPİ ve Komala, kendi modelini savunursa bu olmaz. Herkes farklı bir sistem savunursa amaca ulaşamayız. Eğer İran’da bir değişim olursa ve güçler birleşirse bu modeli inşa edebilirler” diye belirtti.
MA / Berivan Kutlu