ADAMDER yöneticisi: Kürtlerle barışmış Türkiye Ortadoğu’da aktör olur

img
İSTANBUL - Demokratikleşmenin devlet icazetiyle değil, mücadeleyle olacağını belirten askerlerin kurduğu ADAMDER Yönetim Kurulu üyesi Muhsin Dalfidan, "Kürtlerle barışmış bir Türkiye, elbette ki Ortadoğu'da daha güçlü bir aktör haline gelecektir" dedi.
 
Ortadoğu’da yaşanan savaşın paralelinde Ekim ayında iktidarın MHP kanadının Kürt sorununun çözümüne dair başlattığı tartışmalar, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"yla yeni bir evreye girdi. PKK'nin fesih ve silahsızlanma kararıyla ilerleyen süreçte, iktidar kanadından söylem dışında her hangi somut bir adım atmış gelmiş değil. Süreci nasıl etkileyeceği belirsizliğini koruduğu İran-İsrail savaşı şiddetlenirken Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği (ADAMDER) Yönetim Kurulu iyesi Muhsin Dalfidan çözüm için devleti buna zorlamak gerektiğini belirtti. 
 
Kara Harp Okulu son sınıf öğrencisiyken politik görüşleri nedeniyle 1980 askeri darbesinde okuldan atılan Dalfidan, 40 yıldan fazladır bir savaşın sürdürüldüğünü, bir çözümün yaratılmadığını belirterek, sürecin başarıya ulaşabilmesi, devleti buna zorlamak için toplumsal ve siyasal muhalefetin ortak bir mücadeleyi örgütlemesi gerektiğini söyledi. Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtlayan Dalfidan, örgütün ateşkes ilan ettiği ve İmralı ile görüşmelerin yapıldığı bir süreçte sınırın ötesinde devam eden saldırıların da savaş hukukuna aykırı olarak nitelendirdi. 
 
Kürt sorunun demokratik çözümü konusunda sıcak bir gündem ve tartışmalar söz konusu. Ekim ayı ile başlayan yeni süreçle PKK kongresini topladı, silahlı mücadeleyi sonlandırma ve fesih kararı aldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
40 yılı aşkın bir süredir savaş sürüyor fakat sorun çözülemedi. Bu anlamda devletin adım atmasıyla Ekim ayında böyle bir sürecin başlaması tüm kuşkulara, endişelere ve devlete karşı güvensizliklere rağmen olumlu bir adım diye düşünüyoruz. Türkiye'nin demokratikleşmesiyle Kürt sorununun barışçıl çözümünün ben doğrudan doğruya ilişkili olduğunu düşünüyorum. Çünkü zaten Kürt sorununun çözümü, bir demokrasi meselesi yani eşit yurttaşlık bir demokrasi meselesi. Tüm ulusal kimliklerin eşit, özgür bir ortamda bir arada yaşama imkanının sağlanabilmesi için bir demokrasinin varlığı şart. Bu bağlamda demokrasi mücadelesiyle barış mücadelesinin farklı mücadele biçimleri olmasına rağmen bir arada gitmesi gerektiğini, bir bütünlük içerisinde iki mücadelenin birbirinden ayrılamayacağını düşünenlerdeniz.
 
Bir taraftan süreç var, ama bir taraftan Türkiye'de siyasal iklim otoriterliğin ve toplumsal, siyasal muhalefete dair baskıların sürdüğü bir iklim. Böylesi siyasal bir iklimde demokratikleşme nasıl olacak?
 
 
Tüm demokrasi güçleri, tüm toplumsal ve siyasal muhalefet ve Kürt Özgürlük Hareketi, Kürt halkının dinamiklerinin kendi özgürlüklerini gören yerden birlikte ortak bir barış ve demokrasi mücadelesini örmeleri şart.
 
Devletin icazetiyle olmayacağı açık. Devletin niyetinin ne olup olmadığı tartışılabilir, elbette ki farklı olacak, fakat bir barış adımı atılıyorsa bunun nereye doğru gidip gitmeyeceği tümüyle halkların ortak ve topyekun mücadelesiyle şekillenecek diye düşünüyorum. Tüm demokrasi güçleri, tüm toplumsal ve siyasal muhalefet ve Kürt Özgürlük Hareketi, Kürt halkının dinamiklerinin kendi özgürlüklerini gören yerden birlikte ortak bir barış ve demokrasi mücadelesini örmeleri şart. Bu örülemezse, devlet kendiliğinden bir şekilde demokratik bir toplumun inşasına ve farklılıklarıyla birlikte tüm halkların, cinsel kimliklerin, inançların, farklı kesimlerin bir arada barış içerisinde eşit, özgür yurttaşlık temelinde, kolektif haklarını da tanıyarak bir barışı da demokrasiyi de tesis etme niyetinde olmayacağı kanısındayım.
 
Sürecin başarıya uğramasında belirleyici olanın tüm mücadele dinamiklerinin ortak mücadelesi olduğunu mu söylüyorsunuz?
 
"Müzakere ediyoruz öyleyse daha aktif bir şekilde sokak mücadelesinin içerisinde olmayalım, müzakereyi ve diyaloğu öne çıkaralım, onun dışındaki değişik mücadele biçimlerinden biraz geri duralım" dediğimiz takdirde bu süreç başarıya ulaşamaz diye düşünüyorum. Devleti buraya zorlamak ancak ve ancak toplumsal muhalefetin birleşik ve topyekun mücadelesiyle, meşruluk ve demokratiklik temelinde tüm mücadele biçimlerini toplumsallaştırmak zorundayız. Ve toplumun tüm muhalif kesimleriyle birlikte bunu yapmak durumundayız. Sürecin ancak böyle bir başarıya ulaşabileceğini düşünüyorum. Elbette ki barış savaşan taraflar arasında olur. Ama bu, sadece savaşan taraflara bırakılmayacak kadar kıymetli ve önemli bir adım. Bu anlamıyla tüm toplum kesimleri, bunu gören bir yerden bu sürece destek vermeliler. Dayanışma içerisinde ve mücadelenin parçası, aktif bir parçası halinde olmalılar.
 
Süreçle beraber PKK fesih ve silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı aldı. Bu bugüne kadar bu konuda yaşanan benzer süreçlerde bir ilk. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Önemi nedir, sürece yansımalarının nasıl olacağını düşünüyorsunuz?
 
Aslında bir barış yönelimi, bağımsız bir ulus devlet kurma yaklaşımından uzaklaşması yeni değil, daha gerilere doğru gidersek 93'lere kadar dayanıyor. O günden bugüne kadar, özellikle reel sosyalizmin yıkılmasından sonra bir paradigma değişikliği arayış içerisine girildi ve bugüne kadar gelindi. Bugün için 40 yıllık bir savaş sürecinde yenen ve yenilen yok. Bu bağlamda hem bu yönüyle bir ideolojik politik yenilenmenin gereği olarak hem de pata durumunun bir türlü aşılamaması ve bunun bir çözümsüzlük, bir tıkanma durumuna işaret etmesi yönüyle, silahlı mücadeleyi bırakma kararının önemli olduğunu düşünüyorum. Bir örgütlenme tarzı, bir mücadele tarzının başka bir örgütlenme ve mücadele tarzına dönüşümü olarak değerlendirmek ve bir süreç olarak algılamak gerektiğini düşünenlerdenim. "Feshettim" deyince hiçbir şey fesih olmaz. "Bıraktım" deyince hiçbir şey bırakılmaz. Dolayısıyla bir örgüt formunun başka bir örgüt formuna doğru dönüşümü ve bunun toplumsallaştırılması çabası olduğunu düşünüyorum. 
 
Kürt Özgürlük Hareketi'nin bu adımı karşısında, Abdullah Öcalan'ın yaptığı birkaç heyet ve bayramdaki aile görüşü dışında süreçle bağlantılı atılmış başka bir adım yok. Sizce bu aşamada devlet nasıl bir tutum almalı ve hangi adımları atmalı?
 
Toplumsal muhalefet, uluslararası konjonktür, Kürt Özgürlük Hareketi'nin Türkiye sınırlarını aşan bir meşruiyet kazanması, Rojava meselesi... Bütün bunları bir araya koyduğumuzda ve bunlardan bağımsız olarak ele aldığımızda, devletin ne barış ne de demokrasi diye bir derdinin olmadığını düşünüyorum. Buradan hareketle devletin, Ekim ayında Bahçeli'nin öncülüğünde onun kişiliğinden hareketle attığı adımı yok mu sayacağız, elimizin tersiyle itecek miyiz? Hayır, bu başka bir şey. İtmeyeceğiz. Fakat oradan birtakım adımların atılacağını beklemek ve süreci bekleyerek, izleyerek geçirmek en başta da söylediğim gibi kesinlikle kabul edilebilir durum değil. Öyleyse ne yapacağız? Bugüne kadar yapılanlar yeterli miydi? Somut barış taleplerinin daha sade, tüm toplum kesimlerinin anlayabileceği şekilde formüle edilip bunun değişik araçlarla topluma mal edilmesi gerekiyor.
 
Bunun yeterince yapılıyor mu?
 
 
Toplumun, toplumsal muhalefetin farklı kesimleriyle, sendikalar, odalar, siyasi partiler, inanç örgütleri; bunlarla daha sürekli, daha kalıcı ilişkiler kurulmalı ve bu demokrasi ve barış talepleri doğrultusunda bunlarla ortak bir faaliyet sürdürmenin araçları yaratılmalı.
 
Hayır, yapılmıyor. Son dönemlerde Kürt halkı arasında, batıdaki Kürtler arasında bu yapılmaya çalışılıyor. DEM Parti bunun için çabalıyor, fakat yetmez. Daha fazla halk toplantıları yapılmalı; halkla iç içe, mahalle mahalle, sokak sokak bu işler anlatılmalı. Aynı zamanda Kürt olmayan kesimlere de anlatılmalı. Toplumun, toplumsal muhalefetin farklı kesimleriyle, sendikalar, odalar, siyasi partiler, inanç örgütleri; bunlarla daha sürekli, daha kalıcı ilişkiler kurulmalı ve bu demokrasi ve barış talepleri doğrultusunda bunlarla ortak bir faaliyet sürdürmenin araçları yaratılmalı. "Devletle bir müzakere, diyalog sürecindeyiz. Bu talepleri sokakta yüksek haykırırsak, bu talepleri sokak ayağını da kullanarak toplumsallaştırma adımları atarsak, bu diyalog sürecine zarar verir mi?" gibi bir kaygıdan, endişeden uzak durulmalı. Tam tersine bu zarar değil, fayda verir. Devlet bir taraftan "terörsüz Türkiye" deyip,  barıştan söz ediyor. Ama bir taraftan da hem Kürt Özgürlük Hareketi'ne hem de diğer toplumsal muhalefete; düzen içi muhalefet olan, "Bu devletin bekası sorununda başka her şey teferruattır" diyebilen, bir devlet partisi hüviyetinde olan CHP ve CHP kitlesine karşı da son derece sert, şiddetli, hukuksuz bir saldırı içerisinde. Ama bunu yaparken hemen bir başka tarafta bir demokratik adım atma görüntüsü yapıyor. İşte yargı paketi çıkarmaya çalışıyor, hiçbir faydası olmayan bir paket olarak gündeme geldi. Yerel yönetimlerde bir şey yapmaya çalışıyor ama çıkan taslak, yerel yönetimleri tümüyle ortadan kaldıran, merkezi basit bir aparat haline getiren bir taslak şu haliyle. Devlet, çok yönlü ve topyekun bir saldırı sürdürüyor. Öyleyse karşısındakiler, bizler de aynı şeyi yapmalıyız. Hem diyalog müzakere hem de demokrasi temelinde sorunun sokak ayağını da örgütlemek zorundayız. CHP'nin 19 Mart'tan sonra başlattığı bu kitlesel sokak eylemlikleri olmak üzere daha geniş kesimleri bir araya getirecek bir ortak mücadele hattı tutturulmadı. Bunun bir handikap olduğunu düşünüyorum. 
 
Sizce neden burada ortak bir mücadele hattı tutturulamadı?
 
Örneğin CHP'nin mitingleri, CHP'nin bu eylemlilik süreci CHP'nin kendi bekasına ve İmamoğlu'nun tutukluluğunun kaldırılması meselesine sıkışıp kaldı. CHP'den tabii başka bir şey beklenemez. Ama hem diyalog yöntemleriyle hem bu parti ve benzer partilerle daha sık ilişkiler, daha somut demokrasi ve barış taleplerini formüle eden bir eylemlilik hattı üzerinden bu mücadelenin daha kitlesel şekilde parçası olunsa o süreç CHP'nin taleplerini aşan barış ve demokrasinin toplumsallaştırılması taleplerine doğru evirilen bir sürece gelebilir. Aynı zamanda bir başka şey, barış ve demokrasi taleplerinin öne çıkarılacağı şekilde, Kürdistan'da da bir taraftan halk toplantıları yapılırken bir taraftan da geniş kitlesel mitinglerin yapılması gerekiyor. Devlet, Kürt Özgürlük Hareketi'ni, Kürt mücadelesini toplumsal muhalefeti en zayıf hale getirerek en aza razı etmek, esas olarak kendi çıkarları temelinde bu süreci yönlendirmek için mücadele ediyorsa biz de gücümüzü en az almaya çıkarıp en rasyonel, en birleşik, en ortak şekilde dayanışma içerisinde tüm mücadele biçimlerini bir arada kullanarak karşısında durursak onu zorlayabiliriz.
 
Meclisin de rolü önemli. Bir özel komisyon kurulması tüm tarafların talebi. Bu konuda neler söylersiniz?
 
 
Meclis'te alınan bir karar, Meclis'te tüm partilerin katılımıyla alınacak kararlar, adımlar toplumun geniş kesimleri tarafından çok daha kolayca kabul görecektir.
 
Meclis'te bir komisyonun elbette kurulması iyi olur. Fakat şöyle bir handikap var. Meclis'in yapısı belli, 2017 referandumdan sonra artık Meclis'in yetkileri sınırlı. Başkanlık sistemi dediğimiz mesele Meclis'in yetkilerini çok sınırladı. Ama buna rağmen Meclis en azından siyasal muhalefetin ve iktidarın bir arada bulunduğu bir zemin. Burada tüm siyasal muhalefet ve iktidar ortak bir komisyon oluşturup, tartışarak buradan adım atarsa bunun hem hukuksal zeminine dayanması hem toplumsal meşruiyet açısından -çünkü sosyalist muhalif kesimlerin meşruiyet anlayışıyla toplumun geniş kesimlerinin meşruiyet anlayışı aynı değil- önemli. Meclis'te alınan bir karar, Meclis'te tüm partilerin katılımıyla alınacak kararlar, adımlar toplumun geniş kesimleri tarafından çok daha kolayca kabul görecektir. Aynı zamanda hukuksal bir güvenceyi de ifade edecektir. Fakat sadece Meclis'teki bir komisyon değil. Siyasal ağla, toplumsal ağı ayrıştırmak doğru değil. Bu anlamıyla toplumsal muhalefetin farklı kesimlerini de sürece katacak mekanizmalar geliştirilmeli. Yani tüm sendikalar, meslek odaları, inanç grupları gibi farklı toplumsal muhalefet kesimlerinin de sözlerini söyleyebilecekleri bu sürecin olgunlaşması, gelişmesi ve kararlaşma süreçlerinin oluşmasında doğrudan doğruya irade koyabilecekleri mekanizmaların geliştirilmesi gerekiyor.
 
Süreç bakımından önemli bir gelişmede, Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat çağrısının ardından PKK'nin hemen ateşkes ilan etmesine rağmen, saldırıların sürmesi. Örgütten bu konuda açıklamalar ve tepkiler var. Bir taraf ateşkes ilan ediyorsa karşı tarafın bunu gözetmemesi savaş hukuku bakımından nerede duruyor?
 
Savaş hukuku ilk defa ihlal edilmiyor, kimyasal silah tartışmaları ilk defa olmuyor. Bu tartışmalarda "Kimyasal silah kullanılma konuları araştırılsın" diyenlerin bile yargılandığı, bunlarla birlikte susturulduğu bir süreci hepimiz yaşadık, biliyoruz. Dolayısıyla savaş hukukuna uygun olup olmadığı tartışılır. Bence de uygun değildir. Haberler geliyor, okuyoruz. Artık hiçbir şey gizli kalmıyor. Gerilla mevzilerine ne türden silahlar atıldı, farklı medya organlarından okuyoruz, biliyoruz. Tabii ki bu savaş anlamıyla kabul edilemez. Üstelik böyle bir müzakere süreci var ve müzakere sürecinde bir taraf kendini feshettiğini ve silahları bıraktığını söylüyor. Bunun ikinci boyutu şu; en güçsüz hale getirerek çaresiz bırakabileceğini düşünüyor. Bunun için bu kadar saldırgandır. Ama Özgürlük Hareketi'nin açıklamalarını görüyoruz. Bunlar propagandatif şeyler olarak düşünülmemeli sadece. Çaresiz değil, başka seçenekler de var. Bütün bunları görüp 40 yıldır yok edemediğin bir özgürlük mücadelesini böyle bir barış ve müzakere sürecinin gerekliliklerini kendi açından fırsata çevirerek tek yanlı olarak bir saldırı, silahlı saldırıya geçmenin etik olarak da savaş hukuku olarak da haklı yanı yok.
 
Sürecin başlamasında bölgesel gelişmelerin de etkisi olduğunu taraflar belirtiyor. Devlet Bahçeli ilk yaptığı açıklamalarda "coğrafyanın mesajını aldık" diyerek, Türk-Kürt kardeşliği vurgusunu yapıp, açıklamalarda bulundu. Şimdi de İran üzerinden yaşanan bir gelişme var. İran-İsrail meselesinin Türkiye'ye olası yansımaları neler olabilir?
 
 
İran özelindeki bu gelişmelerin yaşanacağı bilinen bir gerçekti. Bunu İran da biliyordu. Fakat ben burada şunu söyleyebilirim: Bu gelişmeler Ortadoğu'da Kürtlerin pozisyonunu güçlendirmiştir. Kürtlerin temel eksikliği oradaki birliği tam olarak tesis edememeleridir.
 
Ortadoğu dünden bugüne kadar dünya emperyalist sistemin oyun alanlarının başında gelen bir yer. Ve 21'inci yüzyılın başından itibaren bu daha da yoğunlaştı. ABD'nin dünyanın tek hegemonu olma pozisyonunun sarsılması sonucunda Ortadoğu'da nüfuz mücadeleleri ve emperyalistlerin Ortadoğu'da bir paylaşım içerisinde birbirleriyle didişmeleri ve bunu vekalet savaşları üzerinden yapmaları daha çok ivme kazandı. Böyle bir süreçte tabii ki İsrail her zaman için emperyalizmin esas olarak da ABD'nin vazgeçemediği ve Ortadoğu'daki jandarması pozisyonunda bir ülke. İran özelindeki bu gelişmelerin yaşanacağı bilinen bir gerçekti. Bunu İran da biliyordu. Fakat ben burada şunu söyleyebilirim: Bu gelişmeler Ortadoğu'da Kürtlerin pozisyonunu güçlendirmiştir. Kürtlerin temel eksikliği oradaki birliği tam olarak tesis edememeleridir. Bir birlik de tam anlamıyla tesis edilebilirse Ortadoğu'da demokrasinin bir istikrarının oluşabilmesinin merkezinde Kürtler var. Diğer bir mesele de Bahçeli'nin öngörüsünün gerçekçi olmadığını, bunun birazcık da manipülatif ve propagandatif olduğunu düşünüyorum. 
 
Kastettiğiniz Bahçeli'nin, İran'dan sonra nihai hedefin Türkiye olacağı yönündeki açıklaması mı?
 
Evet. Böyle bir şey olmayacak. Çünkü Türkiye bir kere ABD emperyalizminin yörüngesinden çıkan, çıkacak olan bir ülke değil. Söylemde yer yer ABD emperyalizmine karşı çıkılıyormuş görüntüsüne de bence çok fazla prim vermemek gerekiyor. Aslında söyleme değil, eyleme baktığımızda hep böyle önemli kavşaklarda, önemli durumlarda sert çıkışlara rağmen bağımsızlık, "Biz bölgesel güç olduk" vurgularına rağmen ABD'nin her dediği yapılageldi ve yapılmaya devam ediyor. Tabii ki belli çelişkiler var. Türkiye bölgesel bir alt emperyal güç olma çabası içerisinde, ama çizgiyi aşmayacağının, bugüne kadar tavrının bundan sonraki tavrının teminatı olduğunu düşünüyorum. Kürtlerle barışmış bir Türkiye, elbette ki Ortadoğu'da daha güçlü bir aktör haline gelecektir. Bunun da tartışılacak bir yanı yoktur. Ama bu barışma cesaretini gerçek anlamda gösterebilecek mi? Yoksa teslim alma refleksiyle barışa doğru gittiğini kendine ve kitlelere aldatma politikasını güdebilecek mi? Ama bu politikayı güdemeyecek. Çünkü karşısında aldatılacak bir halk yok. Ya gerçek barışı yapacak ya da geçmişte olduğu gibi bu süreç tıkanacak ve bitecek.
 
Sizin ADAMDER olarak sürece katsı sunma konusunda bir çalışmanız olacak mı?
 
Bu süreçle paralel olarak bu yıl 12 Ekim tarihinde 5'incisini yapacağımız bir sempozyum olacak. Adı da  "Militarizmden arındırılmış bir dünya ütopyası" olacak. Sempozyumun bu yıl ki konularını da, "Faşizm – Savaş", "Faşizm – Militarizm", "Savaş ve Barış" olarak seçtik. Bu sürece kendi cephemizden katkı sunmak için bu başlığı seçtik. Bir arada yaşama imkanı olarak Kürt sorunun barışçıl çözümünün imkanları, bunun toplumsallaştırılması gibi konuları burada tartışacağız. 
 
MA / Yeşim Tükel 
 

Diğer başlıklar

17:51 Tişrîn 'de hayatını kaybeden Akyüz’ün taziyesine kitlesel ziyaret
17:44 ‘Suç farkındalığı’ olmadığı ileri sürülen tutsağa pişmanlık dayatılarak tahliyesi engellendi
17:20 Hayatını kaybetme riski olan hasta tutsak Ayık Meclis gündeminde
16:31 ESP ve SKM üyeleri tahliye edildi
16:24 Ankara’da dikkat çeken görüşme trafiği
15:58 32 yıllık tutsaklığın ardından memleketinde karşılandı
15:51 ‘Pexşan Ezîzî, fiziki ve psikolojik saldırılar altında’
14:51 Sozdar Avesta: Şengal’i yeniden inşa etmek hepimizin görevi
14:47 Eş Genel Başkanlar: Arkadaşlarımızın sürece destek vermelerinin yolu açılmalı YENİLENDİ
14:25 Dürziler: Özerk Yönetim Bölgesi’ne koridor açılsın
14:13 Zaxo’daki petrol kuyularına bir saldırı daha
14:11 İmralı Heyeti ve Özel'den açıklama: Güvenceler süreci toplumsallaştırır
13:45 DSİ önünde su protestosu
13:29 İHD 39 yaşında: Yeni bir toplumsal sözleşme yapılmalı
13:04 Pakistan’daki yağışlarda 54 kişi yaşamını yitirdi
13:01 İmralı Heyeti ile Özel görüşmesi başladı
12:55 KESK'li kadınların TİS talepleri
12:34 Nasıl bir komisyon?
12:03 Eş Genel Başkanlar Demirtaş ile görüşmek için Edirne’de
11:24 Öcalan'dan Êzidî Aydınlanma Konferansı'na mesaj
11:08 Germencik'e bir JES daha
11:05 Süveyda’da ‘güvenlik’ Dürzilere bırakıldı
10:59 Irak’taki yangında ölenlerin sayısı 61'e çıktı
10:55 İlayda Alkaş katledildi
10:49 Abdullah Öcalan’ın paradigmasıyla eğitim veriyorlar
10:36 DEM Parti'nin komisyon üyeleri belli oldu
10:11 Balıkesir'de yangın 2'nci gününde
09:27 Çözüm umuduyla 3'üncü kez sınırı geçti: Yakılan ateş özgürlüğe vesile olsun
09:11 Şirnex doğası talan ediliyor, sıcaklıklar artıyor
09:09 Yıllar sonra kızlarını gördüler: Biz de demokratik toplum istiyoruz
09:07 Elazığ Cezaevi'nde tutsağa şiddet
09:06 Av. Kutluay: Barışı konuşurken çocuk hakları es geçilmemeli
09:03 Kobanê yolunda katledilen Karadenizli devrimci gençler
09:02 Barış Anneleri: Öncelikli adım Öcalan’ın özgürlüğü
09:02 Ahmet Karagöz: Yasalarla gerillanın gelmesi sağlanmalı
09:01 MED TUHAD-FED Eşbaşkanı: Komisyonun önceliği tutsaklar olmalı
09:00 Rojava Devrimi 13 yaşında: Kazanımlardan vazgeçmeyiz
09:00 17 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:35 Irak'ta AVM'de yangın: 50 ölü
16/07/2025
23:29 İsrail'in Suriye'ye saldırısını kınayan tezkere Meclis'te kabul edildi
22:17 Tanrıkulu: Beyaz Toros'lu savcılar görevde
21:53 İsrail’den Dera ve Süveyda’ya 6 saldırı
21:44 Duhok'ta petrol sahası ikinci kez hedef alındı
21:37 BMGK, İsrail'in Suriye saldırıları için yarın acil toplanıyor
21:28 Törene katılan Barış Annesi: Devlet zaman kaybetmeden barışın elini tutmalı
21:04 31 yıllık tutsağın tahliyesi engellendi
20:46 Ayşe Tokyaz için eylem: Cezasızlık politikasından vazgeçin
20:33 Dürzilerin ruhani lideri Şam'la ateşkesi yalanladı
20:07 Balıkesir'de orman yangını
19:46 Türkiye ile BAE arasında 7 anlaşma imzalandı
19:27 İran'da 11 Kürt yurttaş gözaltına alındı
19:16 İsrailli bakan: Colani ortadan kaldırılmalıdır
19:04 Birçok kentte ‘Barış ve Demokratik Toplum’ buluşması
18:57 KESK 30 ilde sahaya iniyor: Yoksulluk sınırının üzerinde ücret istiyoruz
18:48 Bolu Cezaevinde 7 tutsağın tahliyesi engellendi
18:27 Mersin'de madene karşı eylem
18:23 Mazlum Abdi: Dürzilere yönelik saldırılar durdurulmalı
18:16 Kurtulmuş ve siyasi parti temsilcileri komisyon gündemiyle bir araya gelecek
18:07 32 yılın ardından özgürlüğüne kavuştu
17:54 Suriye geçiş hükümeti Süveyde’daki suçlarını itiraf etti
17:48 Son 24 saatte 94 Filistinli katledildi
17:44 Salih Müslim: Barrack, Türkiye'yi memnun etmek için konuştu
17:40 Artvin'de tutuklanan 4 gazeteciye tahliye
17:36 Cenevre eylemi: Tarihi adıma karşılık devlet adım atsın
17:06 31 yıl sonra memleketi Gever’de: Mücadelemiz sürecek
17:05 Kinem Kıymet Yıldız'ı katleden sanığın raporları ATK'ye gönderilecek
16:20 Kürtçe'ye yönelik saldırıya tepki: İnkarcı politikaya karşı mücadelemiz sürecek
16:18 İzmir'de yangın söndürüldü
15:56 Kayyım borcu nedeniyle belediyeye haciz
14:57 15 yaşındaki cinayet failine 15 yıl hapis cezası
14:36 Ahmet Özer'in tutukluluğuna yeni itiraz
14:24 Tişrîn direnişinde yaşamını yitiren Akyüz için taziye
14:15 İmamoğlu’na Akın Gürlek davasında ceza
14:00 İmralı Heyeti ve Bahçeli görüşmesi: İstişareye ihtiyaç var
13:56 Kadın Zamanı Derneği’nden ‘ayna’ atölyesi
13:18 İmralı Heyeti ile Gelecek Partisi görüşmesi: Hepimiz çaba göstermeliyiz
13:15 İsrail’den Şam'a hava saldırısı
13:14 DEM Parti Eş Genel Başkanları Kandıra’da
13:07 Zeytinlikler için Meclis önünden seslendiler: İşgal yasasını durdurun
13:01 Bergama'da orman yangını: Müdahale sürüyor
12:11 İmralı Heyeti ile Davutoğlu görüşmesi başladı
12:04 SOHR: Süveyda'da ölü sayısı 248'e yükseldi
11:51 İmralı Heyeti: Adalet Bakanlığı’nın süreçte rolü çok kritik
11:48 Şemrex’te çocuk etkinliği
11:29 Elkê'de 5 bölgeye ‘güvenlik’ yasağı
11:16 İmralı Heyeti ile Adalet Bakanı Tunç görüşmesi başladı
11:10 Şile Belediye Başkanı görevden uzaklaştırıldı
10:22 Beylikdüzü Belediye Başkanı ATK’ye sevk edildi
09:52 Holloway: Kürt hareketinin her adımı dünya halkları için bir umut ışığı
09:49 Silahını imha eden Aydın'ın ağabeyi: Aramızda görmek istiyoruz
09:16 Manisa'da orman yangını
09:12 ‘Her ay 262 bin kişi bankada yasal takibe düşüyor’
09:10 Eğitim Sen: Anadilde eğitim için 'barış müfredatı' gerekli
09:08 TTB 'Barış İzleme ve Sağlık Çalışma Grubu' kuracak
09:07 Agirî’de 100'ü aşkın buluşma: Halk yasal düzenleme bekliyor
09:06 Zırhlı araçla katledilen Miroğlu davasında bakanlık 'izni' bekleniyor
09:03 Tarihi törene şahitlik etti: Devlete değil, kendimize güvenelim
09:00 16 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:56 DEM Parti: Dürzilere yönelik saldırıları kınıyoruz
08:53 ‘Öcalan’la görüşmek istiyorum’ kampanyasına Arjantin’den destek
08:34 Zaxo'da petrol sahasına saldırı
08:15 Birçok kentte yangın: Yerleşim yerleri tehdit altında
15/07/2025
23:11 ‘Demokratik Halk Buluşmaları’ sürüyor
21:33 Barrack: Süveyda'daki çatışmalar endişe verici
21:01 Süleymaniye’de ‘Kürt Kadınlarının Dünü ve Bugünü’ paneli
20:42 Sabahat Tuncel: Mücadele bitmiyor, araçları değişiyor
20:21 Kadınlardan polis şiddetine karşı açıklama: Gerçek bir barışta ısrarcıyız
20:01 Çanakkale’de yangın nedeniyle 3 köy boşaltıldı
18:52 Sosyal Bilim Akademisi çalışmalarına başladı
18:44 Parmağı kırılan tutsağa 7 ay sonraya randevu verildi
18:42 İmralı'ya gidecek heyet belirlenecek, koordinasyon kurulacak
18:21 Kürtçeye dönük saldırı birçok kentte protesto edildi
18:09 Gazi Yaşargil Hastanesi’nde bir haftadır klimalar bozuk
18:01 Eskişehir'de maden yasasına karşı yaşam nöbeti
17:56 3 tutsak idam edilme riskiyle karşı karşıya
17:38 Süveyda’da 116 kişi yaşamını yitirdi
16:49 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Aleviler bu sürecin kalbindedir
16:38 Ayşegül Doğan: Muhalefet de iktidar da sürece sorumlulukla yaklaşmalı
16:04 Bekaa bombalandı
15:56 TTB'den sürece dair 4 acil talep
15:26 İsrail'den Süveyda'ya hava saldırısı
14:43 Yangınlar nedeniyle Gediz Elektrik hakkında suç duyurusu
14:40 Keprê Yaylası’nda ‘Demokratik Toplum’ buluşması
13:34 Şam'dan Süveyda açıklaması: Ateşkes ilan edildi
13:27 Kürtçe müzik dinleyen ailenin darp edilmesine ilişkin Meclis Araştırması istemi
13:23 Dürzi Ruhani lider: Adımıza yapılan açıklama irademizi yansıtmıyor
12:39 Sudan’da bir köye dönük saldırıda 48 sivil katledildi
12:37 Kürtçe müzik dinleyen ailenin darp edilmesi protesto edildi
12:12 Şam güçleri Süveyda’ya girmeye başladı: Yasak ilan edildi
11:17 Meteorolojiden sağanak yağış ve fırtına uyarısı
11:12 DEM Parti tarihi tören gündemiyle toplandı
10:53 Manisa ve Balıkesir'deki yangınlar söndürüldü
10:50 İsviçreli siyasetçi Pagani: Süreç için uluslararası kamuoyu sorumluluk almalı
10:48 RTÜK'ten ceza gerekçesi: Güvenlik ve kamu düzeni
10:26 Semsûr'da orman yangını
10:02 İki ayrı soruşturma kapsamında 69 ilde gözaltılar
09:34 Hastaneden tıbbi malzemenin çalınma görüntülerine MA ulaştı
09:28 Ekolojistler: Doğaya saldırıların durması için bu süreç bir fırsat
09:23 SOLDEP, Barış ve Demokrasi Komisyonu kuracak
09:21 Wan Baro Başkanı Özaraz: Adalet Bakanlığı’na Öcalan’la görüşme talebimiz olacak
09:19 Kürtçe müzik dinlediği için darp edildi: Polisler ‘teröristsiniz’ diye bağırdı
09:18 Hasta tutsağın koğuş talebine 'temsilci' engeli
09:15 Gazeteci Ammar: Özerk Yönetim, Şam’ı yönetmeye hazır
09:11 ÖHD’li Nagehan Avçil: ‘Umut hakkı’nın tanınması sürece katkı sağlar
09:10 Newala Qesaba betona gömülmek isteniyor
09:09 Hukukçu Margaret Owen: Öcalan'ın özgürlüğü şart
09:08 Sit alanındaki sanayi inşaatı itirazlara rağmen sürüyor
09:07 Töreni takip eden Mızrak: Yasal düzenlemeler hızla hayata geçmeli
09:04 Barrack'ın açıklaması ABD, İngiltere, İsrail'in Ortadoğu planını deşifre ediyor
09:03 PJAK görüşmesini anlattı: Özgürlük ulusal birlikle mümkün