DÊRSIM - Dêrsim’de 19-20 Temmuz’da “Analar Çalıştayı” düzenlenecek. DAD Yöneticisi Fethiye Yıldırım, “Özünden koparılmaya çalışılan inanışımızı yeniden analarla konuşacağız” dedi.
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Kadın Meclisi, 19-20 Temmuz tarihlerinde Dêrsim’de “Analar Çalıştayı” düzenleyecek. “Hakikat Ana Yoludur” şiarıyla yapılacak çalıştayda, “Raa/Rêya Heq Alevi inancında kadın”, “Ocak örgütlenmesi ve ana mürşidliği”, “Jineolojî-Kadın Bilimi perspektifi ile Aleviliğe bakmak”, “Ana/kadın kemaleti ile ocak kültürünü yeniden inşa ve görevlerimiz” başlıklarında panel gerçekleştirilecek.
DAD Yönetim Kurulu üyesi Fethiye Yıldırım, çalıştaya ilişkin konuştu.
RÊYA HEQ İNANCI
Rêya Heq inancını tartışacaklarını belirten, Fethiye Yıldırım, bu tartışmaları ise analarla yapacaklarını söyledi. Fethiye Yıldırım, “Rêya Heq inancı ne demektir? Dêrsim coğrafyasında bu inanç, kültür yaşamış ve yürüyor. Ama bunun yanında dejenere edilmeler ve asimilasyon politikaları bu inançtaki bazı eksiklikleri ortaya çıkarıyor. Örneğin; bizde analık kültüründe kadın anadır. Bizler cümle varlığa hak demiş bir toplumuz. Uyandırdığımız çerağlara nur demişiz. Nurun delili ışıktır. Işıkta nurdur, nurda haktır. En başta Rêya Heq inancı dediğimiz yol; bir rızalık, paylaşım ve komünal toplumdur. Bu komünal toplum içerisinde kadını düşündüğümüz zaman, kadın yaşamdır” diye belirtti.
ALEVİLİKTE ‘OCAK’ SİSTEMİ
Son süreçteki “ocak kültürü”nün Alevi toplumuna sonradan yerleştirildiğini dile getiren Fethiye Yıldırım, “Bu kültür toplumumuza sonradan gelmiştir. Ocak denilince jin yani ateşin başında duran kadın akla gelir. Ateşi yakan, ritüeli uygulayan, o topluluğu oraya toplayan kadındır. Ocak evin içinde tütendir. Kadın eliyle yanandır. Bizim analarımız o ocağın sahipleridir. Hak yolunu yürütenlerdir. Daha sonrasında erkekleştirilmiş eril hale getirilmiştir. Anlatmak istediğimiz geçmişte ana pirler var mıydı? Ocaklar nasıl kuruldu? Ziyaretlerimiz nasıl geldi? Rızalık toplumunu nasıl yaşadık? İkrarlığı nasıl yaşadık? Cemlerimizi nasıl yaptık? Bu gibi soruları tekrardan soracağız” ifadelerini kullandı. Son süreçte kurulan cemlerin “tiyatral gösteri” gibi kurgulandığını söyleyen Fethiye Yıldırım, “Bizdeki cem, sayfalarca okunan deyişler değildir. O nefes hakkın narıyla senin vicdanından yüreğinden çıkar. Özünden koparılmaya çalışılan inancımızı yeniden analarla konuşacağız. Bunu sadece yazan ve araştıranlarla değil, geçmişten bugüne getirenlerle konuşacağız. Eminim anlatacakları çok şey vardır” dedi.
‘KOMÜNAL TOPLUMUN YARATICISI KADINLAR’
Bugün konuşulan komünal toplumun yaratıcı ve sürdürücülerinin kadınlar olduğunu söyleyen Fethiye Yıldırım, kadınların ayrıca bugün süren savaşlara karşı barışın sürdürücüsü durumunda olduğunu vurguladı. Analık ve doğanın bütünleştiğini belirten Fethiye Yıldırım, şunları belirtti: “Barışı sağlayan da kadındır. Şimdi yeniden sıkça konuşuluyor. Ana Fatma'nın yazması ya da kadının başındaki ‘küllağı’, küllük deriz ve yazması barışın, adaletin sembolüdür. Elindeki çubuğu hakkın çubuğudur. Silah, kesici alet kullanmaz. Lokmasını bile eliyle paylaşır. Hiçbir inanca karşı değiliz. Bir toplum inancını kaybediyorsa her şeyini kaybetmiştir. Bu nefes sadece senin soluman için mi? Bu nefes seninle birlikte havaya karışıyor. Sen onunla bir ikrarlık sağlıyor, kardeşlik yapıyorsun. Barışın en büyük temeli bu inancın içindedir. Hani Komünizm mi arıyoruz? Komünal toplum burada.”
'ANALIK ÖZÜNE DÖNECEK’
"Analık" inancı özüne döndüğü zaman her şeyin yoluna gireceğini dile getiren Fethiye Yıldırım, “Böylece bu eril zihniyetten kurtulacak. Bizde eşitlik vardır. Erkek-kadın ayrımı zaten yoktur. Erkeği dışlamıyoruz, erkeğin o eril zihniyet içerisinde kendisini kurtaramamasına tepkimiz var. Yani bir erkek de bunun farkına varmalı. Ben neredeyim diye sormalı? Eğer sen düşündüğün, baktığın, gördüğün içtiğin suyun derinliklerine inersen özüne dönersin. Kim olduğunu anlarsın. O insani kemalete ulaşırsın. İnsanı kemalete ulaşmak öyle çok kolay değildir. Her şeyinden ödün vermen gerekir. Her şeyle bütünleşmen gerekir” ifadelerini kullandı.
MA / Şirvan Şilan Çil