Geçmez: Herkes dinlenmeli, süreç hukuki zemine oturtulmalı

ANKARA - Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ercan Geçmez, Meclis komisyonunda tüm toplumsal kesimlerin dinlenmesi ve sürecin hukuki zemine oturulması gerektiğini söyledi. 
 
Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmalarını sürdürüyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), farklı toplumsal kesimlerin sürece katılımını sağlamak amacıyla birçok kesimin komisyonda dinlenmesini önerdi. DEM Parti'nin önerdiği inanç kurumları arasında Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı da yer aldı. 
 
Vakfın Genel Başkanı Ercan Geçmez, komisyonun çalışmaları ve Kürt sorununun çözümüne dair konuştu. Geçmez, demokratik çözümün toplumsal uzlaşıdan geçtiğini belirterek, sürece katkı sunmaya hazır olduklarını ifade etti. 
 
'TOPLUMSAL YÜZLEŞME' VURGUSU 
 
Geçmez, Alevilerin komisyona davet edilmesinin önemli olduğunu vurguladı. Geçmez, Alevilerin "ötekiye" karşı kullanılan nefret diline sürekli karşı olduğuna işaret ederek, "Aleviler, bu dilin Türkiye’ye barış getirmeyeceği gibi Türkiye’nin sorunlarını büyüteceğini ve Türkiye’nin içerisindeki diğer etnisiteler ve dinsel yapıların zarar göreceğini dile getirmişlerdir. O anlamda Alevilerin bu komisyona davet edilmesini değerli buluyorum” dedi.
 
Hakikat komisyonlarının kurulması gerektiğine dikkat çeken Geçmez, "Toplumsal yüzleşme gerçekleştirilebilmeli ve bu bir hukuk ve anayasal zemin üzerine oturtulmalı. Türk-İslam sentezi üzerinden bir ‘barış’ Türkiye’ye barışı getirmez. Türkiye’nin çeşitliliğini içerisinde kapsayabilecek bir barış süreci çok ciddi bir şekilde dile getirilmeli ve yaygınlaştırılmalı. Bu yaygınlaştırılamazsa ve siyasetçiler ve komisyonun diline yansımazsa, bu komisyonun sonunda barıştan ziyade yeniden bir nefret dili doğabilir” diye belirtti. 
 
‘DEVLET ADIM ATMALI’
 
Alevilerin komisyona ilişkin taleplerine değinen Geçmez, sürecin ilerlemesi için toplumun farklı kesimlerinin mutlaka dinlenmesi gerektiğini söyledi. Akademisyenler, Kürt siyasetçiler, gazeteciler, yazarlar, Aleviler ve zorla göç ettirilen ailelerle görüşülmeden kalıcı bir sonuca ulaşılamayacağını kaydeden Geçmez, "Sembolik olarak silah yakılması önemli ve kıymetliydi. Fakat artık devletin de bu konuda bir adım atması lazım. Mesela korucu ailelerinden bir kısmı silahsızlaştırılmalı. Zorla göç ettirilen ailelere yerleşim yerleri yine kendilerine tayin edilmeli. Madımak utanç müzesi yapılmalı. Alevilerin en haklı taleplerinden birisi olan cemevleri derhal ibadethane olarak ilan edilmeli. Alevilerin yıllardır sürdürdüğü Çorum, Sivas, Maraş, Malatya, Suruç, Roboski gibi davalar yeniden açılmalı. İnsanlığa karşı işlenen suçların zaman aşımının olmayacağı, örneğin cumhurbaşkanının kendi yetkisini kullanarak affettiği Madımak katillerinin affedilmeyeceği beyan edilmeli. Bazı yerleşim yerlerindeki isim değişiklikleri iade edilmeli. Bunların hepsi bu komisyona ciddi bir şekilde toplumsal bir zemin hazırlar. Bu zeminle birlikte bir barışın gerçek anlamda Türkiye’ye yerleşeceğini düşünüyorum” diye konuştu. 
 
‘BİRLİK VE BARIŞ’
 
Geçmez, en kötü barışın en iyi savaştan daha iyi olduğuna işaret ederek, "İnsan hayatı kıymetli ve değerlidir. Siz insanların konuştukları dilleri yasaklarsanız ve her şeyi kendi dilinize göre uygularsanız, ondan sonra ‘hadi gelin barışalım’ derseniz, bu bir barış olmaz. Bu süreci kendi lehine kullanmak olur” dedi.
 
Komisyonda herkesin dinlenilmesi gerektiğini dile getiren Geçmez, “Sadece Kürtler ve Aleviler açısından değil, Türkiye’deki Romanların, Abdalların ve diğer tüm toplulukların sorunlarının konuşulması gerektiğine inanıyorum. Bu Türkiye için bir şans olabilir. Türkiye insanı savaştan artık yılmış durumdadır. Bu savaştan nemalananlar, buradan zenginleşenler var. Halkı yoksullaştırdıkça da halkın kendisine yabancılaşmasını sağlayan siyasetçilerin bir an önce ülkenin yönetimine ve siyasetten uzaklaştırılması gerekiyor. Barışın aynı zamanda bunu da getirebileceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.