TTB süreç için çalışmalar yapacak: Hekimler süreci desteklemeli

İSTANBUL- Hekimlerin süreci desteklemesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Gençay Gürsoy, TTB olarak süreci hekimlere anlatmak için bir dizi çalışma yapacaklarını söyledi.

Barış ve Demokratik Toplum sürecinde Kürt tarafı tarihi adımlar atarken, iktidar henüz bir adım atmış değil. Buna karşın çok sayıda kurum, oda, kuruluş, dernek gibi sivil toplum kuruluşları süreçte devletin adım atması için çağrılarda bulunuyor. Son olarak Türk Tabipleri Birliği (TTB) Demokrasi ve Sağlık Çalışma Grubu 7 Kasım’da İstanbul’da yaptığı basın toplantısıyla Barış ve Demokratik Toplum sürecini desteklediklerinin mesajını verdi. Toplantıda, “Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözümü, demokratikleşme programı ile mümkündür” mesajı verildi.                                           
 
TTB Demokrasi ve Sağlık Çalışma Grubu üyesi Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Barış ve Demokratik Toplum sürecine ilişkin TTB olarak yapacakları çalışmalara ve sürece dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu.
 
Uzun yıllardır süre gelen sağlık halinin tanımlanmasının değiştiğini ifade eden Gürsoy, “Dünya Sağlık Örgütüne göre artık sağlık; hastalıkların tedavi edildiği bir durumu değil, bedensel ve ruhsal tam bir sağlık hali olarak tarif ediyor. Hastalıktan sağlığa değil de, sağlıktan hastalığa yönelen bir tanımlama getirildi ve evrensel olarak geçerli olmaya başladı. O zaman bu doğruysa savaş bu tanımlamayı ya da iyilik halini sosyal, ruhsal, bedensel olarak en fazla en şiddetli şekilde ortadan kaldıran, bozan bir fenomen olduğu için TTB’nin temel olarak en önceki sorunu bu doğruda etkiyi ortadan kaldıracak barış halini tesis etmektir. Bu yüzden sağlık hali TTB için kaçınılmaz bir gündem maddesidir” diye belirtti.
 
TTB NEDEN HEDEFTE?                                                
 
Türkiye’de TTB’nin “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” dediği için yargılandığını anımsatan Gürsoy, “Ben şahsen barış akademisyenleri davasından yargılanırken, bugünkü İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı tarafından TTB’nin bu şiarını dillendirdiğim için bana verilen ceza artırıldı. Sonrada Anayasa Mahkemesi (AYM) bozdu, beraat ettik. TTB yöneticilerinden arkadaşlarımız da yargılandı. Bu yüzden savaş çok temel bir mesele. Çünkü savaş önce çocukları, kadınları olmak üzere sosyal hayatı, beslenme durumunu her şeyi etkileyen, bozan bir toplumsal sorun olduğu için TTB başından beri ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ şiarını temel şiar olarak kabul etmiştir” dedi. 
 
‘SORUNUN TEMELİNDE YATANIN ÇÖZÜLMESİ LAZIM’
 
Kürt Özgürlük Hareketi’nin fesih, silah yakma, geri çekilme adımlarının önemli olduğunu vurgulayan Gürsoy, “Bu adımlar Türkiye’de savaşın ne anlama geldiğini bilen tüm meslek dalları için önemlidir. Bu yüzden 50 yıldan fazladır devam eden bir çatışma halinin ortadan kaldırılması için ortaya çıkan fırsatı değerlendirmek son derece önemlidir. Bunun sadece silahların yakılması ya da savaşan unsurların sınır dışına çekilmesiyle halledilebilecek bir mesele olmadığı da açık. Çünkü savaşın ya da tam bir barış halinin ortaya çıkması için bu sorunun temelinde yatan neyse onun da çözülmesi lazım. Bugünkü anlayışla çatışmaları önlemekten ibaret bir gündem, projenin yaşama şansı yok. Çünkü bu çatışmaların ortaya çıkmasına neden olan sosyal sorunlar ki bunlara genel olarak Kürt sorunu diyebiliriz, bu sorunun varlığını kabul ediyorsak bunun çözümlenmesi de gündemin birinci maddesi olarak ele almak lazım. Çatışmaların sebebini ortadan kaldırmazsanız tıpkı sağlık meselesindeki bizim tedavi stratejimizdeki gibi nedenleri ortadan kaldırmazsanız çatışmayı bugün çözersiniz ama yarın yeniden ortaya çıkabilir” ifadelerine yer verdi. 
 
‘GÜVENSİZLİK VAR’
 
Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin “mutlaka” desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Gürsoy, her meslek dalı ancak başta hekimler olmak üzere çatışmaların ortadan kalkması için her türlü çabayı göstermesi gerektiğini vurguladı. Gürsoy, “Ancak bu yetmez. Bunun yanında asıl nedeni ortadan kaldıracak tedbirlerin olması gerekir. Bu da demokrasinin yaygınlaşması, özgürlük, ifade özgürlüğü, ayrımcılığın engellenmesi gibi bir dizi sorunun çözülmesiyle olur. Ayrıca toplumun süreci desteklemesi için güven duyması lazım. Bugün maalesef kör, topal da olsa bir süreç yürüyor. Ama toplumda kamuoyu yoklamaları gösteriyor ki geniş bir güvensizlik var” diye konuştu.
 
‘DEVLET ADIM ATMALI’
 
Toplumdaki güven duygusunu aşılayabilecek adımların atılması gerektiğini ve bu adımların devlet tarafından atılması gerektiğini belirten Gürsoy, “Örneğin cezaevlerindeki tutukluların sağlık durumlarıyla ilgili sorunların çözülmesi. Yine süresini tamamlamış siyasi tutuklular serbest bırakılmalı. Bir taraftan çatışmaların son bulması için Abdullah Öcalan’ın aracılığını değerlendiriyorsunuz ama bir taraftan da bu çatışmalara yol açan dinamiklerin sonucu olarak yıllardır cezaevinde olan Selahattin Demirtaş’ı içeride tutuyorsunuz ya da Abdullah Öcalan’ın barış imkanını daha rahat kullanabilmesi için koşullarını düzeltmesi adına hiçbir şey yapmıyorsunuz. Bunlar olmaz. Bu yüzden mutlaka bu işin birlikte yürütülmesi lazım. Kimse çatışmalar bitsin, ondan sonra bakarız, anlayışına bel bağlamasın. TTB olarak da bu yüzden biz savaşın önlenmesi, barış meselesinin demokrasiyle iç içe el almayı tercih ediyoruz” diye ifade etti. 
 
TTB SÜREÇ KAPSAMINDA NE YAPACAK?
 
13 ile 14 Aralık tarihlerinde TTB olarak hekimler başta olmak üzere tüm sağlık emekçilerinin katılımına açık şekilde “Sağlık İçin Barış ve Demokrasi Çalıştayı” düzenleyeceklerinin bilgisini paylaşan Gürsoy, “Burada amacımız bir taraftan sağlıkçılara savaşın ve Türkiye gerçeği içindeki Kürt sorunuyla ilgili gelişmeler konusunda bilinçlendirmek, bilgilendirmek olacak. Bir taraftan da ne tür önlemlerle kalıcı olarak savaş önlenebilir, çatışmalar önlenebilir ve Türkiye’de bu meselenin ortaya çıkmasında neden olan sosyal dinamiklerin nasıl barış lehine çevirebiliriz sorununu enine boyuna tartışacağız. Daha sonra oluşturduğumuz çalışma grupları Kürt sorununun çözümüne dair raporlar hazırlayacağız. Bu raporları hem kamuoyuna hem Meclis’te kurulan komisyona iletmeyi düşünüyoruz” diye belirtti. 
 
TOPLUMDA GÜVEN VURGUSU
 
Gürsoy, sözlerini şöyle tamamladı: “Toplumda güven duygusu çok önemli. O yüzden toplumda barış meselesiyle ilgili güven duygusunun mutlaka geliştirilmesi lazım. Bu konuda da devletten, siyasi iktidardan adım bekleniyor. Çok kolay hiçbir yasa değişikliğine gitmeden bile birkaç kolay adım toplumdaki güven duygusunun tazelenmesine imkan verebilir. Mesela zaten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), AYM tarafından kabul edilmiş ve cezaevinden çıkması gereken tutuklular Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala gibi yüzlerce tahliyeyi bekleyen insanların çıkarılması konusunda bir yeşil ışık bile güven duygusunun tazelenmesi için yeterli olabilir. Tabi arkasının getirilmesi şartıyla. Bunların yapılması lazım.”
 
MA / Ömer İbrahimoğlu