Onur Yaser Can davasında Yargıtay'a uyma kararı

img
İSTANBUL - Onur Yaser Can'ın yeniden görülen duruşmasında mahkeme, Yargıtay’ın kararına uyulması yönünde karar verdi.
 
Polisler Salih Bahar ve Soner Gündoğdu’nun 2019 yılında gözaltında uyguladığı “işkence”nin ardından intihara sürüklendiği iddia edilen Onur Yaser Can'ın davasının Yargıtay tarafından bozulmasının ardından ilk duruşması görüldü. Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, Can’ın yakınları ve avukatlar katılım sağladı.
 
Bozma kararına karşı beyanda bulunan Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can, “Öncelikle bu davanın konusunun, sanıkların iddia ettiği ve mahkemenizi yıllarca kandırmaya çalıştığı gibi basit tarih ve saat hatası, düzeltme amaçlı bir evrakta sahtecilik davası olmadığını, olay tarihinde henüz 28 yaşında başarılı genç bir mimar olan abim Onur Yaser’i intihara sürükleyerek ölümüne sebep olan ve ifadesi dahil 11 adet resmi evrakın içeriğini bozmaya ve gerçeğe aykırı yeniden düzenlemeye yönelik yoğun kast içeren bir sahtecilik suçu olduğunu ve örgütlü bir şekilde işlenen işkence ve onur kırıcı muamele suçlarının da devamı niteliğinde olduğunu hatırlatarak başlamak istiyorum. Annem ve babam hayatta oldukları sürece, mahkemeniz huzurunda birer avukat gibi insanüstü bir çabayla oğullarına yaşatılan ve onu intihara sürükleyen suç zincirini bir bir ortaya çıkardılar. Ailemin ortaya çıkardığı gerçeklerden biri şuydu: Onur Yaser’i bu ekip yakalamadı. Bu senaryo Hakan Aydın’ın senaryosuydu. Bu çocuk yaşadığı travma sonucunda canına kıydı” diye konuştu.
 
‘DELİLLERİ HİÇE SAYAN KARAR’
 
Ezgi Sevgi Can, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sizden önceki heyet ek bilirkişi raporu istemişti. Emniyet yıllarca hem mahkemenizi hem bizi oyaladıktan sonra nihayet bu imajları gönderdi. Yeniden yapılan iki ayrı bilirkişi raporuna göre, bu kayıtlar içerisinde Onur Yaser Can’ın adının geçtiği ve ilk bilirkişinin ulaştığı belgelerin büyük bir kısmına ulaşılamadığı ortaya çıkmıştır. Ve ne tesadüftür ki imaj kayıtlarının emniyet tarafından teslim alındığına dair belgede bu sanıkların, Soner Gündoğdu’nun ve Salih Bahar’ın imzaları var. 2019 yılında mahkemeniz bu suçların neticesinin de ağırlığını gözeterek, iddianameyle sınırlı kalmayıp, sanıkların sadece ‘resmi evrakta sahtecilik’ değil, aynı zamanda ‘resmi belgeyi bozma’, ‘yok etme’ ve ‘gizleme’ suçlarından da ceza almasına karar vermiştir. Şimdi 9 yıl süren yargılama, üstüne 6 yıl süren Yargıtay sürecinden sonra, Yargıtay dosya kapsamını, suçların meydana getirdiği zararı, bunca yıldır sürdürülen hukuki mücadeleyi ve artık hayatta olmayan anne babanın bunca emekle tek tek ortaya çıkardıkları delilleri hiçe sayan bir karar vermiştir." 
 
Avukat Mehmet Ümit Erdem de mahkemenin önceki hükmünde direnmesini ve üst sınırdan ceza verilmesini talep etti. 
 
Ardından iddia makamı, Yargıtay kararına uyulmasını istedi. 
 
Ardından kararını açıklayan mahkeme, Yargıtay kararına uyma yönünde karar verdi. Ayrıca mahkeme, “Resmi belgeyi bozmak, yok etmek ve gizlemek” iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti. İşkence ve intihara sürükleme iddialarından ise suç duyurusunda bulunulması talebini reddetti.
 
NE OLMUŞTU?
 
Onur Yaser Can’ın ölümünden sorumlu tutulan polislerin yargılandığı ana davada Yargıtay 11’inci Ceza Dairesi, 6 yıllık incelemenin ardından yeni bir karar çıkmıştı. İstanbul 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi, 2019 yılında Narkotik Şube polisleri Salih Bahar ve Soner Gündoğdu’yu 6 yıl 5 ay 15’er gün hapis cezasına çarptırmıştı. Yargıtay, bu kararın "resmî belgede sahtecilik" suçundan verilen kısmını onadı. Ancak mahkemenin kovuşturma aşamasında kapsamı genişleterek verdiği "resmi belgeyi bozmak, yok etmek ve gizlemek" suçundan verilen cezayı bozdu.