‘Aliboğazı’nda baraj yapımından vazgeçin’ 2025-08-18 16:10:00   DÊRSİM - DSİ önünde açıklama yapan Munzur Çevre Derneği, “Aliboğazı barajının yapımından vazgeçin” çağrısında bulundu.   Munzur Çevre Derneği, “Aliboğazı’nda baraja; Sekasur’da, Geyiksuyu’nda, Cevizlidere’de madene geçit vermeyelim” açıklama gerçekleştirdi.    Dêrsim Devlet Su İşleri (DSİ) önünde yapılan açıklamaya kentteki çok sayıda siyasi parti, sivil toplum örgütü, çevre dernekleri ile çok sayıda kişi katıldı. Eylemde, “Doğama, suyuma toprağıma dokunma” pankartı açıldı.   Munzur Çevre Derneği Başkanı Yusuf Topçu, Dêrsim’in Osmanlı padişahlarından günümüze dek bütün yönleriyle talan ve yok etme politikalarıyla karşı karşıya kaldığını ifade etti. Dêrsim’in zorla boşaltılıp sürgüne zorlandığını kaydeden Topçu, köy yakmalar, zorla köy boşaltmalar, birçok bölgeye giriş yasakları, yayla ve mera yasakları, gıda ambargosuyla Dêrsim’in birçok bölgesinin insansızlaştırıldığını söyledi. Yapılmak istenen projelerle Dêrsim’in temeline “dinamit” koymaya çalışıldığını dile getiren Topçu, “Barajlarla toplumsal belleğimizi ve kutsal mekanlarımızı sulara boğmak istiyorlar. Maden şirketlerine, doğamızı ve yaşam alanlarımızı talan etmek için her türlü desteği veriyorlar” dedi.    ‘TALAN POLİTİKALARI’    Dêrsim’in üç tarafının barajlarla kapatıldığını söyleyen Topçu, bu barajların Dêrsim’e felaket getirdiğini aktardı. Aliboğazı’na baraj yaparak Dêrsim’in belleğinin, tarihsel hafızasının silinmek istediğinin altını çizen Topçu, Aliboğazı’nın bir tarih, bir kültür ve bir yaşanmışlığı temsil ettiğini vurguladı. Aliboğazı’nın bölge halkı için vazgeçilmez olduğunu belirten Topçu, “1926’da, 1938’de boşaltılan Aliboğazı ve sürgün edilen bölge halkı yeniden geri dönüp burayı mekan tutmuşlardır. Çünkü Aliboğazı bir zamanlar Qopo Hüseyin’in vazgeçemediği, sürgünde hayalini kurduğu, ölümü göze alıp tekrardan kaçıp yerleştiği bir vadi. Tarihsel boyutuyla ele aldığımızda direnenlerin, inancından vazgeçmeyenlerin sevdasının olduğu bir yer. Dêrsim’in kapısıdır, flora ve faunasıyla oldukça zengin bir vadi ve tam tepesinde bölge halkının kutsal saydığı üzerine yeminler edip adak adadıkları Kırklar ziyareti bulunur. Onlarca mağaraların bulunduğu, kilisenin olduğu çok ünlü bir vadidir. Anıl köyünden başlayıp Gözlüçayır köyünü de içine alan devamında onlarca mezrası olan Hozat’ın Tağar köyü ve mezraları, Koçkozluca köyü ve onlarca mezrası, Amutka, Kavga, Zoğar, Kakper, Dereköy, Bilgeç, Mığasora kadar olan bu vadi barajın yapılmasıyla birlikte yok olmakla yüz yüze kalacaktır. Bölgenin iklimi değişerek kurak geçen yıllar artacak, bölge giderek çölleşecektir. Yabanıl hayat önemli ölçüde yok olacaktır” diye konuştu.   Dêrsim halkı olarak bu baraj projesinden vazgeçilmesini istediklerini ve bunun için verdikleri mücadeleden asla geri adım atmayacaklarını söyleyen Topçu, “DSİ, bu projelerden bir an önce vazgeçmelidir” çağrısında bulundu.   ‘ENDEMİK TÜRLER KAYBOLDU’   Avukat Barış Yıldırım, bölgede inşa edilen barajlar yüzünden yedi endemik flora türünün yok olduğunu anımsatarak, “Kesin koruma altında bulunan bu havzanın korunarak gelecek kuşaklara aktarılması yerine buranın tahrip edilmesi hukuka aykırıdır. Bölgede kesin koruma altında bulunan yaban keçisi, çengel boynuzu, dağ keçisi, ayı, kurt, vaşak, Anadolu Parsı, su samuru gibi türler bulunuyor. Tağar havzasının kesin korunması gerektiğine ilişkin bilirkişi raporları da var. Bu projenin derhal iptal edilmesi lazım. Bu proje hayata geçirilirse Munzur ekosistemi de, Aliboğazı ekosistemi de, Tağar ekosistemi de yok olur. Geçmişte inşa edilen barajlar sebebiyle ülkemizin ve hatta dünyanın en önemli ekosistem sahası, en önemli su kaynağı havzası Fırat ekosistemi yok edildi. Bu sebeple bu kadar önemli bir akarsu ekosisteminin, flora ekosisteminin, yaban hayatı ekolojisinin bulunduğu bu havzanın bu baraj projeleri ile yok edilmesine hayır diyoruz” diye belirtti.     MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ   Son olarak söz alan Dêrsim Dernekleri Federasyonu (DEDEF) Genel Başkanı Alirıza Bilir, alınan bütün kararların Dêrsim halkını yakından ilgilendirdiğine işaret ederek, “Yapılmak istenen maden projeleri halkın yararına değildir. Dêrsim halkının tamamen yeniden sürgün edilmesine sebep olacak bu projelerin halkın yararına olmadığını açık bir şekilde ifade ediyoruz. Bu nedenle buradaki tüm demokratik kurum ve çevre dernekleri olarak halkımızla yan yana bu haksız, hukuksuz ve yersiz projelere karşı mücadele edeceğimizi duyuruyoruz” diye konuştu.    Açıklama alkışlarla son buldu.