MÊRDÎN - Mêrdîn Ovası’nda iktidarın, ikinci ürün olan mısır ekimini fiilen yasaklamasına rağmen çiftçiler ekime başladı. Hububat Merkezi Başkanı Mehmet Şerif Öter, “Bu nedenle çiftçilere elektrik desteğinin verilmesi elzemdir, acildir, hayatidir” dedi.
Mezopotamya Ovası’nda her yıl Haziran ayının başından sonuna kadar süren buğday hasadı tamamlandı. Mêrdîn bölgesinde buğday, arpa ve nohut ekili 3 milyon dönüme yakın arazinin neredeyse tamamı biçildi. Bu yılki kuraklık nedeniyle bölgedeki hasat verimsiz geçti. Susuz arazilerin dönüm başı 16 kilogram buğday alan çiftçiler, verimin aşırı düşük olmasından kaynaklı, arazilere biçerdöver dahi sokmadı. Sulu arazilerde ise, daha verimli bir sezon yaşansa da önceki yıllara göre verimin düşmesi çiftçinin beklentilerini karşılamadı.
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından açıklanan ton başına 13 bin 500 liralık buğday fiyatı ile ikinci defa darbe yiyen çiftçiler, hükümetin buğday desteğini de kalemleri birleştirme yöntemiyle belirlemesi nedeniyle henüz alamadı. Çiftçilerin, Güneydoğu Anadolu Projesi’nin (GAP) bitmemesi nedeniyle uzun yıllardan bu yana talep ettiği elektrik desteği ile ilgili ise bugüne kadar bir adım atılmazken, akaryakıt ve gübre fiyatlarına gelen zamlar da çiftçinin belini iyice büktü.
Kuraklık nedeniyle istedikleri verimi alamayan çiftçiler, iktidar tarafından “yeraltı sularının korunması” gerekçesiyle mısır ekimini yasaklamasına rağmen ekime başladı. 2024 yılı sezonunda ikinci ürün mısır ekimi yapmayan çiftçiler, destek verilmemesine ve fiili olarak uygulanan yasağa rağmen 2025 sezonunda ikinci ürün mısır ekimine başladı. Çiftçinin mısır ekimine başlamasının ardından ilk tepki çiftçinin buğday desteğine el koyan Dicle Elektrik Dağıtım AŞ.’den (DEDAŞ) geldi. DEDAŞ ikinci ürün mısır ekimi yapan çiftçilerin borçlarını ödememeleri durumunda enerjilerinin kesileceği tehdidinde bulundu.
Bölgede ikinci ürün ekiminin başlaması, artan girdi maliyetleri, hükümet ve DEDAŞ’ın uygulamalarını Qoser (Kızıltepe) Hububat Merkezi Başkanı Mehmet Şerif Öter değerlendirdi.
MISIR YASAKLANDI, ALTERNATİFİ ÜRETİLMEDİ
Hükümetin ikinci ürün mısır üretimi için son 30 yıl içinde çiftçiler ile sanayicileri teşvik ettiğini, çiftçi ve sanayicilerin de bu politikaya uygun olarak, kurutma tesisleri, depolama alanları, sondaj kuyuları yaptığına dikkat çeken Öter, “Durum böyle olunca mısır üretimi bölgemizde çok gelişti. Sadece Kızıltepe, Nusaybin, Derik ve Artuklu ilçelerinde yılda 2 milyon tonun üzerinde ikinci ürün olarak mısır üretimi yapılmaya başlandı. Ülke genelinde 6 milyon ton ikinci ürün mısır üretimi var. Mardin’in 4 ilçesi bunun 1/3 oranını tek başına karşılıyor. Geçen yıl aralarında bölgemizin de olduğu 52 bölgede su sorunu gerekçesiyle mısır üretiminin engellenmesi için devletin ikinci ürün mısıra verdiği tüm destekler kaldırıldı. Bu bir nevi yasaklamaydı. Bunun alternatifi de geliştirilmedi. Bunun yerine yeni bir ürün geliştirilmeden böylesi ekonomik katma değeri yüksek olan bir ürünün ekilmemesini istemek, hem bölge çiftçisine hem de milli ekonomide çok büyük bir kayıp yarattı” dedi.
‘OKYANUSTA KURAKLIK YAŞIYORUZ’
Öter, Mezopotamya Ovası’nın Dicle ve Fırat nehirleri arasında olduğunu hatırlatarak, bölgenin su sorununun olmadığını kaydetti. Öter, “Dünyanın en büyük nehirlerinde kabul edilen bu nehirlerin arasındayız. Fakat çiftçiler kendi imkanları ile açtıkları artezyen kuyuları kullanmak zorunda kalıyor. Kuyunun derinliği de her zaman artıyor. Durum böyle olunca kuraklık ve çiftçinin maliyeti de artıyor. Elektriğe her sene zam geliyor. Amacı bu toprakları su ile buluşturmak olan GAP projesi tam 51 yıldır tamamlanamadı. Okyanusun içindeyiz ama kuraklık yaşıyoruz. Mêrdîn’de 7-8 bin kuyudan bahsediliyor. Yer altı sularımızı neredeyse tükettik. Bir taraftan iki nehrin suyu Basra körfezine akıyor, biz onlardan istifade edemiyoruz. Petrolden daha kıymetlidir. Yine de GAP’ın bir an önce bitirilmesini talep ediyoruz. Zaten Mêrdîn göletine suyu taşıyacak Fırat nehrinden 221 kilometrelik ana kanal 2017’den beri bitirilmiş. Bir gölet kalmış. Zaten kepçe ile insan gücü ile kazılıyor, presleniyor, gölete su bırakılacak. Su bırakıldığı gibi yer altı suları da yükselecek, çiftçimizin elektrikle bir sorunu kalmayacak. Bizim elektrik ve su sorunumuz yok. Elimizdeki kaynaklar akıp gidiyor. Yarım asırdır bu projenin tamamlanmamış olması, ihmal ve suiistimaldir. Bu durum başka bir yerde olsaydı 4-5 yılda bitirilirdi. GAP projesine denk olan 3 tane baraj emsal olarak var. Keban, Karakaya ve Seyhan. Seyhan 3 yıldan az bir sürede tamamlandı, Keban 4, Karakaya da 5 yıldan az bir sürede yapıldı” diye belirtti.
‘GAP YAPILANA KADAR ELEKTRİK DESTEĞİ VERİLMELİ’
GAP’ın bitirilememesinin sorumluluğunun devlette olduğunu ifade eden Öter, çiftçinin üretime devam edebilmesi için elektrik desteğine ihtiyaç olduğunu kaydetti. Öter, “Bu bir haktır. Çiftçi ektiği mısırı satsa da elektrik faturasına yetmez. Bunu elektrik şirketi de biliyor. Elektrik şirketi de elektriği bedava veremez, çünkü o da parayla alıyor. Çiftçinin bunu ekmesi ihtiyaçtır. Bu hem iş sağlıyor hem aş sağlıyor. Mısırı dışarıdan ihraç ettiğiniz zaman yumurta anında yüzde 30 zamlanıyor, et yüzde 20-30 zamlanıyor. Ama yerli üretim olduğu zaman böyle olmaz. Bu nedenle GAP suyu Mêrdîn’e ulaşıncaya kadar bir hak olarak çiftçimize elektrik maliyetini karşılayacak bir miktarın üstü destek verilmeli. Bugüne kadar bu ülkede hangi projeler yapılmadı ki. Çocukluğumuzdan bu yana bir projemiz vardı, onu da dünya gözüyle göremeyecek miyiz” diye sordu.
‘ÜRÜN YOK OLURSA SOSYAL SIKINTILAR YAŞANIR’
Çiftçinin bu yıl her şeyi göze alarak ikinci ürün olarak mısır ekimi yaptığını ifade eden Öter, AKP’li Mêrdîn milletvekili Faruk Kılıç’ın “Çiftçimizi elektrik şirketine ezdirmeyeceğiz” sözlerini hatırlatarak, “Ezdirmemek için ne yapmak gerekiyor? Hükümetin elektrik desteği vermesi gerekiyor. O açıklamadan sonra çiftçiye güven geldi, ikinci ürün mısır üretimi de tam kapasite olarak yapıldı. Bu sene kuraklık da oldu, hububat da gelmedi. O da gitsin, bu da gitsin, çiftçi ne yapacak? Bu elektrik desteği verilmezse, mısır susuzluktan dolayı, elektrikten dolayı telef olursa bölge kırılacak, çiftçi perişan olacak. Bunun milli servete de olumsuz yansıması olacak. Büyük tepkilere, sosyal sıkıntılara neden olacak. Çünkü burada insanlar aç kalacak. Bu sadece çiftçinin sorunu değil. Mısır sektörüne bağlı on binlerce insan çalışıyor. Mêrdîn’de hiç yoksa 100’ün üzerinde tesis var. Bu tesislerin hepsi de devlet destekli projelerle yapılmıştır. Bu nedenle çiftçilere elektrik desteği vermek elzemdir, acildir, hayatidir” diye konuştu.
MA / Ahmet Kanbal