MÛŞ - Mûş'taki "Barış inşasında ölüye saygı ve adalet" buluşmasında konuşan Av. Burcu Çelik, "Ölüye saygı bir hukuk, demokrasi, barış meselesidir. Ölüye saygı gösterilmeden barış ve demokrasi de gelmez" dedi.
Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi, Mûş’ta “Barış inşasında ölüye saygı ve adalet” konulu buluşma düzenledi. Buluşmanın ikinci oturumunda avukat Gulan Çağın Kaleli, HDP eski Milletvekili Av. Burcu Çelik ile Doç. Dr. Adem Çelik konuştu.
‘TEŞHİR CEZASIZ BIRAKILIYOR'
"Beden, Ölüm ve Hafıza Üçgeninde Kadınların Mücadelesi" başlığında konuşan TJA'lı avukat Gulan Çağın Kaleli, devletin kadın bedeni üzerinde egemenlik kurma hedefi olduğuna işaret ederek, "Erkek devletin, kadın bedenini teşhir ederek farklı bir psikolojik savaş yürüttüğünü biliyoruz. Ama buna karşı Kürt kadın hareketinin ‘jin, jiyan, azadî’ felsefesi etrafında kenetlendiğini gördük. Genelde barış süreçlerinin bitmesi ile birlikte kadın bedenine doğrudan bir saldırı söz konusu oluyor. Ölüye saygı politik bir meseledir. Mesela politik ölümlerde normal ölümlere tanınan yas hakkı tanınmıyor. İnsan onuru, yaşarken de ölürken de devam ediyor. İnsanın geride bıraktığı değerler öldükten sonra da devam eder. Bugün geldiğimiz noktada hala gerilla kadın cenazelerinin sokak ortasında teşhir edildiğini gördük. Gerillaların bedeninin ailesine gösterilerek gözdağı verilmek isteniyor. Ekin Wan’ın Varto’da teşhir edildiğini gördük. Bu durumda bile hukuk cezasızlık politikasını devreye koydu ve maalesef yapılanlar cezasız kaldı” dedi.
‘ÖLÜYE SAYGI TURNUSOL KAĞIDIDIR'
“Ölüye Saygı: Demokratik Hukuk ve Barışın Temel Dinamikleri” başlığında sunum yapan Burcu Çelik, dünyanın birçok ülkesinde ölüye saygı için mücadele verildiğini ifade etti. Burcu Çelik, "Ölüye saygının engellendiği yerde barış da engellenir. Ölüye saygı bir hukuk, demokrasi, barış meselesidir. Ölüye saygı gösterilmeden barış ve demokrasi de gelmez. Doğal hukuk, insanların yazılı olmadan, kendiliğinden koyduğu ilkelerdir. Ölüye saygı yalnızca bir gelenek değil, doğal hukukun oluşturduğu bir ilkedir. Demokratik hukuk düzeni yalnızca yaşayanların değil, ölenlerinde hatıralarını ve haklarını korumalıdır. Mezarlıklara, ölülere yapılan saldırılar barışa zarar veriyor. Bize göre ölüye saygı demokratik hukukun turnusol kağıdıdır. Bu aynı zamanda demokratik hukuk devletinin sınavıdır da” diye konuştu.
'KÜRT KİMLİĞİ TANINMALI'
"Pozitif Barışın Boyutu Olarak Adalet ve Ölüye Saygı" başlığında sunum yapan Adem Çelik ise, Kürtlerin bulunduğu her yerde barış arayışı içinde olduğunu ifade etti. Silahların susmasının barış için gerekli olduğunu ama yeterli olmadığını kaydeden Çelik, negatif barış yerine pozitif barışa yönlenilmesi gerektiğine işaret etti. Çelik, "Pozitif barış kavramı bize barış için sadece silahların susmasının yeterli olmadığını hatırlatıyor. Adalet gibi kavramların da olması gerektiğini söylüyor. Örneğin çatışmanın temel sebebi olan Kürt kimliğinin tanınması gerekiyor. Devletlerin bakış açısı ile devlet şiddetine maruz kalan kesimlerin barışı anlayış şekli faklıdır. Tüm bunlarla beraber ölüye saygı müzakere edilemeyecek bir kavramdır. Şuan yaşananlar Kürtlerin yas hakkının sistematik inkarı anlamına geliyor. Bazılarının yası tutulmasına değer görülürken bazılarının değer görülmüyor. Bu denklem içerisinde ölüye saygı ve yaklaşım arasında asimetrik bir durum var" diye konuştu.
HAKAN ARSLAN'IN BABASI KONUŞTU
Konuşmaların ardından, Amed'in Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağı döneminde hayatını kaybeden ve kemikleri bir kutuda 7 yıl sonra teslim edilen Hakan Arslan’ın babası Ali Rıza Arslan kısa bir konuşma yaptı. Arslan, her şeye rağmen barışta ısrarcı olduğunu söyledi.
Panel sona erdi.