İZMİR - DEM Parti İzmir İl Örgütü'nün süreci tartışmak için düzenlendiği panelde konuşan Prof. Dr. Hüseyin Levent Köker, "Sadece silahların ortadan kaldırılmasının değil, nihai hedefin barışın ve demokratik toplumun inşa edilmesi gerekiyor" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir İl Örgütü, Konak'ta bulunan parti binasında "Barış ve Demokratik Toplum Süreci Hak ve Özgürlüklerin Geleceğini Tartışıyoruz" başlıklı panel düzenledi. Moderatörlüğünü DEM Parti İzmir Kadın Meclisi Sözcüsü Türkan Aslan Ağaç'ın yaptığı panelde konuşmacı olarak Prof. Dr. Hüseyin Levent Köker yer aldı. Panele çok sayıda yurttaş katıldı.
'DÜĞME YANLIŞ İLİKLENDİ'
Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nin sürekli konuşulduğunu söyleyen Türkan Aslan Ağaç, Kürt sorununun sadece Kürtlerin sorunu değil, Türkiye'nin sorununun olduğunu belirtti. Türkiye'nin kuruluşundan beri düğmenin yanlış iliklendiğini söyleyen Türkan Aslan Ağaç, 100 yıllık sistemin oluştuğunu söyledi. 1921 Anayası'nı anımsatan Türkan Aslan Ağaç, "Ancak 1924 Anayasası ile birlikte egemenlik Türk Milletine verildi. Türkiye coğrafyasında yaşayan herkesin Türk olduğu bir inkar sürecini yaşıyoruz. Hukuk sistemi tamamen bu şekilde. İnkar üzerine oturtulan bir sistem yerleştirilmiş. Bu salonda bulunan birçok kişi aslında yok sayılıyoruz. Bizim legal alana çıkmamız herhalde bundan sonra olacak. Gelinen nokta itibariyle bizim artık legalleşmemiz gerekiyor. Milyonlarca Kürt'ün yasal olarak tanımlanması gerekiyor. Herhalde Barış ve Demoratik Toplum Süreci buna en çok yaklaşan süreç. Ancak bunun için anayasada bazı sorunlar var. Bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç var. Bu coğrafyada yaşayan insanların yeni bir hikayede bir araya gelmesi gerekiyor. Ancak bunların olabilmesi için bizim yasal sisteme dahil olmamız gerekiyor. Yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç var" dedi.
'ANAYASAMIZDA ÇELİŞKİ VAR'
Panelde konuşan Levent Köker, sürecin iktidar tarafından "Terörsüz Türkiye" perspektifiyle sunulduğunu, burada bir demokratikleşmenin olmadığını ifade ederek, Devlet Bahçeli'nin "Hepimiz Türkiyeyiz" söyleminin kendisine ilginç geldiğini söyledi. PKK'nin fesihine değinen Göker, iktidar açısından Suriye'de ne olacağının merak konusu olduğunu belirtti. Abdullah Öcalan'a görüşmede sorulan soruları hatırlatan Köker, "Suriye devletini yeniden inşa etmekle sorumlu olan Ahmed El Şara liderliğindeki oluşumun Suriye Arap Cumhuriyeti olarak adlandırdığı konusu var. Bizde de Türkiye Devleti deniliyor. Demek ki Türkiye coğrafyası içinde yer alan toprakları kastediyor. Türkiye'de çeşitli farklı halklar var. Bunu kabul edebiliriz o zaman. Ama anayasamızda bir çelişki var. Devlet Türk devleti mi? Türkiye devleti mi" diye sordu.
DEMOKRATİKLEŞMEYE ENGEL SORUNLAR
Sürecin kendi içinde yürüdüğünü dile getiren Köker, atılan adımlara değinerek, "Ama 27 Şubat'taki çağrı çok önemliydi. Sonraki açıklamalarda aynı minvaldedir. Sadece silahların ortadan kaldırılmasının değil, nihai hedefin barışın ve demokratik toplumun inşa edilmesi gerekiyor. Bunun için top kimde? Siyasi partilerde, halkta, sivil toplum örgütlerinde. Bu cumhuriyetin neden bir türlü demokratikleşemediğinin adını koyup sorunları tespit etmemiz lazım. Abdullah Öcalan'ın vurgulamasına gerek kalmadan biz biliyoruz ki Kürt sorunu diye bir sorun var" dedi.
Kürt vardır demek Kürtçe diye bir dil olduğunun kabul etmek anlamına geldiğine dikkat çeken Köker, "20 milyon Kürt varsa anayasaya kim koydu bu yasağı. Kenan Evren. Ama öncesinde yasak olmamasına rağmen Kürtçeye yönelik baskı vardı" diyerek 1992'de Kürtçeyi yasaklayan kanunun kaldırıldığını hatırlattı.
Kürtçenin Türkiye Cumhuriyeti tarafından 'TRT6' olarak kabul edildiğini kaydeden Köker, TRT6 için zararsız kültürel açılım olarak isimlendirildiğini ifade etti.
'ANAYASADA HAK ÖZGÜRLÜKLER OLMALI’
CHP'nin kurultayında kabul ettiği programa işaret eden Köker, CHP'nin programında anadille ilgili bir noktanın olmadığını belirtti. Köker, "Lozan Antlaşmasına geri dönersek orada zaten kayıt altına alınmış. 'Anadili Türkçe olmayan Türkiye vatandaşları tabiri' var. Bunların çözülmesi gerekiyor. Merkezi yönetimin bu kadar güçlenmesi de demokratikleşme açısından iyi birşey olmadığını söylememiz gerekiyor. 1923'te cumhuriyet ilan edildikten sonra yeni cumhuriyetin anayasası yapılması gerekiyor. Mustafa Kemal bununla ilgili bir taslak hazırlıyor. 1921 anayasasıyla hemen hemen aynı. Fakat bu anayasa uygulamaya konulmadı. Yerine gayet otoriter 1924 anayasası konuldu. Yeni bir anayasa yapmamız lazım. Anayasa nedir? Devleti düzenler, yargı bağımsızlığının güvencesini meydana getirir. Temel hak ve özgürlükler neler? Bunlarla ilgili maddeler içerir. Anayasayı kim yapar? Toplum yapar. Devletin anayasasını çiğneyen yönetimler bu yönetimlerle sınırlı değil. Geçmişte de çiğnenmiştir. Bizde anayasalar devleti kurmuyor. Devlet var anayasayı kuruyor" dedi.
Panel, dinleyicilerin sorularıyla devam etti.
