İSTANBUL - Bolu Cezaevi’nde 13 tutsağın tahliyesinin engellendiğini belirten ÖHD’li Berivan Barin, bu durumun sürecin ruhuna aykırı olduğunu söyledi.
Cezaevlerinde siyasi tutsaklara dönük hak ihlalleri artarak devam ediyor. Çok sayıda hak ihlaliyle gündeme gelen Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 13 tutsağın tahliyesini engelledi. 13 tutsağın büyük bir bölümünün 30 yıldan fazladır cezaevinde tutulduğu öğrenildi. Öte yandan cezaevinin hemen bitişiğinde yapılan bir fabrika inşaatının da hasta tutsakların sağlık durumlarını daha da ağırlaştırdığı ortaya çıktı. Bazı tutsakların avukat görüşüne çıkarken bile maske taktıkları avukatları tarafından aktarıldı. Ayrıca cezaevinde tecridin ise hat safhada olduğu vurgulandı.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Berivan Barin, Bolu Cezaevi’nde yaşananlara dair değerlendirmelerde bulundu.
Cezaevindeki hak ihlallerinin diğer cezaevlerinden farklı olduğunu belirten Berivan Barin, “Son zamanlarda daha fazla ağırlaştırılmış tecrit, sağlık haklarının fiilen ortadan kaldırılması ve infazların İdari ve Gözlem Kurulunca keyfi biçimde engellendiğini görüyoruz. Mahkemelerden verilen kararlardan ziyade İdari ve Gözlem Kurulu kendince sürekli olarak tekrardan tutsakları cezalandırdığını görüyoruz. Yine geçen cezaevine gittiğimde tek kişilik hücre uygulamasından bahsetti müvekkillerim. Bolu Cezaevi’nde ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlüleri 3’er kişilik odalarda kalıyordu. Son zamanlarda ise müvekkillerimiz tek kişilik hücrelerde tutulmaya başlandı. Enes Tunç, Abdürrahim Pamuk, Ümit Doğanay, Uygur Doğanay gibi isimler şu an tek kişilik hücrelerde bulunuyor. Ümit ve Uygur Doğanay kardeş olmalarına rağmen aynı hücrelerde bulunmalarına idare müsaade etmiyor. Şu an tutsaklar daha fazla bir tecride bırakılmış oldu. Tek kişilik hücre uygulaması sonrası havalandırma saatlerinde de değişikliğe gidildi. Aynı koridorda bulunan ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerini aynı saate denk getirmemek için her birini farklı saatlerde havalandırmaya çıkarıyorlar. Bu bir güvenlik uygulaması değil, psikolojik olarak çökertme ve insanı tamamıyla yalnızlaştırma politikasıdır” dedi.
HASTA TUTSAKLARIN NAKİL TALEPLERİ REDDEDİLİYOR
Berivan Barin, “Bolu F Tipi Cezaevi’nde 110 civarında siyasi tutsak var. Bunlardan 22’si ağırlaştırılmış müebbet, birçoğu da müebbet hükümlüsü olan kişiler. Bu 22 kişi en az 30 senedir cezaevlerinde kalan kişiler. Bu tutsakların sağlıklı olması da imkansız gibi bir şey. Birçoğu kanser, organ kaybı yaşamış, daha önce beyin kanaması geçiren, koah hastalığı bulunan kişilerdir. Bolu F Tipi Cezaevi ağır hasta tutsak sayısının fazla olduğu bir cezaevidir. Örneğin Hayati Kaytan, Mehmet Çağlar, Mehmet Akpolat, Abdulvahap Kavak gibi kişiler ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü ve aynı zamanda ağır hasta tutsaklardır. Bu hasta tutsaklar için sağlığa kolay erişimleri için nakil talepleri de oluyor. Ancak idare bu talepleri reddediyor. Abdulvahap Kavak için bir talepte bulunduk. Şu an Bolu Cezaevi yanında bir beton santrali yapılıyor. Bu santralin yaymış olduğu yoğun toz ve partikül var. Buda onları etkiliyor. Abdulvahap Kavak akciğer kanseri, bu tozlar durumunu daha kötüleştirdi. Benle görüşe gelince maskeyle geliyor” diye belirtti.
13 TUTSAĞIN TAHLİYESİ ENGELLENDİ
İdari ve Gözlem Kurulu kararıyla 13 tutsağın tahliyesinin engellendiği bilgisini paylaşan Berivan Barin, “Bolu Hapishanesi normalde 3 ay aralıklarla tahliyeleri ertelerken, şu an 6 ay engelliyor. Karar gerekçeleri ise şablon gibi olmuş. ‘Örgütten ayrılmadığına’ kanaat getirmek, pişman olmadığını, toplumla bütünleşme durumunun olmadığını iddia ederek, tahliyeleri engelliyorlar. Normalde ‘pişmanlık’ durumu mahkemede sorulur. Ancak bu insanlar pişman olmadıkları için 30 senedir cezaevindeler. Aslında itaat etmeyen tutsakları tekrardan cezalandırıyorlar” diye konuştu.
‘SÜRECİN RUHUNA AYKIRI’
Berivan Barin, uygulamanın sürecin ruhuna aykırı olduğunu belirterek, “Bolu Cezaevi’nde yaşanan şey bir cezanın infazı değil, insanın bedenen, ruhen, fiziken çökertildiğinin göstergesidir. Sağlık hakkına erişimi sağlamak, Kürtçe haberleşmeye ilişkin tercümanlığın dayatılmaması, hapishanenin hemen dibinde yapılan beton santraline ilişkin düzenleme yapılması şeklinde taleplerimiz var. Fabrikalarının cezaevlerinde bu denli bitişik yapılması yaşam hakkını engelliyor. Yine İdari ve Gözlem Kurullarının, infaz üzerinde bu kadar keyfi kararlarının son bulması gerekiyor. Süreçle birlikte bunları değerlendirirsek sürecin ruhuna aykırıdır. Çünkü süreçten bahsetmek için ilk izlenim hapishanelere bakmaktır. Bu hapishanedeki ihlaller devam ettikçe zindandaki siyasi tutsakların infazları birçok kez 6 ay şeklinde uzatılırken, süreçten bahsetmek mümkün değil. Şu an hali hazırda birçok hapishanede hak ihlalleri devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
MA / Ömer İbrahimoğlu
