ANKARA/ İSTANBUL - Sezeryan doğumun yasaklanmasına tepki gösteren kadınlar, il sağlık müdürlükleri önünde, “Rahime kayyım atayacaklarmış! 2025 aile yılı değil mücadele yılı" dedi.
Resmi Gazete’de 19 Nisan’da yayımlanan “Sağlık Bakanlığının Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik” ile tıp merkezlerinde planlı sezeryanın yasaklanmasına karşı kadınlar sokağa çıktı. Ankara ve İstanbul’da il sağlık müdürlükleri önünde bir araya gelen kadınlar “2025 aile yılı değil mücadele yılı” dedi.
ANKARA
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) ile Genç Feministler Federasyonu, Ankara İl Sağlık Müdürlüğü önünde bir araya gelerek sezaryen doğuma getirilen yasağı protesto etti. Alanda “Doğal olan, kadınların kararına karışmamaktır” yazılı pankart açılırken, sık sık “Asla yalnız yürümeyeceksin”, “Kararımız normal, bakanlık anormal”, “Hayatıma, hakkıma, kararıma karışma” ve “Sezaryanı değil, cinayeti engelle” sloganları atıldı. Basın açıklamasını KCDP adına Işıl Kurt, Genç Feministler Federasyonu adına ise Damla Düşünmez okudu.
Kadınlar üzerindeki baskıya karşı mücadele edeceklerini vurgulayan Damla Düşünmez, “2025 yılı, hükümetin ilan ettiği gibi kadınların ne yaşadığına önem vermeyen bir 'Aile Yılı' değil, bizim için mücadele yılıdır. Sivassporlu futbolcuların 'Doğal olan normal doğum' yazılı pankartla maça çıkmalarıyla başlayan normal doğum dayatması, Sağlık Bakanlığı'nın yeni yönetmeliğiyle tıp merkezlerinde planlı sezaryeni yasaklamaya çalışmasıyla sürdü. Bu uygulamalar, 'Kadın bedeni üzerinde kararı biz veririz' mesajını taşımakta ve kadınların tercihlerini yok saymaktadır. Kadın bedeni üzerinden yürütülen bu baskıcı tutumları ve anormal yönetmelikleri kabul etmiyoruz” dedi.
'NORMAL OLAN KADINLARIN ÖZGÜRCE YAŞAMI'
Kadınların özgürce karar verdiği bir hayatın “normal” olduğunu belirten Işıl Kurt da “Türkiye’de enflasyon, savaş halindeki ülkelerin dahi üzerindeyken, aileler açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor. Çocuklar yeterince beslenemiyor, çalışmak zorunda kalıyor. Çocuk işçi ölümleri ülkenin gündemindeyken, iktidar çocukların nasıl yaşayacağını değil, kadınların nasıl doğuracağını tartışıyor. Yurttaşlar özel hastane kapılarında hayatını kaybederken, ilaçlara ulaşamıyor. Sağlık Bakanı önce bunlarla ilgilensin. İki gün önce, Ankara’da özel bir hastanede çalışan Serkan Temelci, hastane önünde fenalaştı. Ancak çalıştığı hastanenin acil servisinde tetkikler pahalı olduğu için tedavi olamadı ve hayatını kaybetti. Sağlık Bakanı önce bunun hesabını versin” diye kaydetti.
İSTANBUL
KCDP, İstanbul İl Sağlık Müdürlü önünde de basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada, “Doğal olan kadınların kararına karışmamak” pankartı açan kadınlar, “Doğal olan normal demokrasi”, “Rahime kayyım atayacaklarmış”, “Jin jiyan azadî” dövizleri taşıdı. Açıklamayı KCDP temsilcisi Esin İzel Uysal yaptı.
Çocukların nasıl doğacağına dair iktidarın karar verdiğini ama nasıl yaşamda kalacağına dair politika üretmediğini vurgulayan Esin İzel Uysal, “Çocukların nasıl doğacağını düşündüğünüz kadar nasıl yaşayacağını düşünmediniz. Daha yeni yenidoğan bebekler öldürüldüler. Çocuklar beslenemiyor. Yurttaşlar özel hastane kapılarında can veriyor. İlaç alamıyor. Sağlık bakanı önce bunlarla ilgilensin. Ülkede sanki her şey normal, bir nasıl doğuracağımız kaldı. Seçtiğimiz belediye başkanları ya tutuklu ya görevden alındı, yerlerine kayyım atandı. Her sabaha yeni bir gözaltı/tutuklama haberiyle uyanıyoruz. Kadınlar erkekler tarafından öldürülüyor, ölümleri bile şüpheli bırakılıyor. Bunlar normal, öyle mi? Norm mu arıyorsunuz ? Anayasa, uluslararası sözleşme, İstanbul Sözleşmesi, Lanzarote Sözleşmesi, kanunlar, 6284 sayılı kanun, çocuk koruma kanunu norm bunlara uymak zorundasınız” diye belirtti.
‘HİÇ KİMSE BİZİM ADIMIZA KONUŞAMAZ’
Esin İzel Uysal, son olarak şunları dile getirdi: “Yıllarca bizim adımıza karar verdiniz. En temel haklarımızı bile ihlal ettiniz. İnsanların kimi seveceğine bile karışma cüretini gösterdiniz. İşte en son Meclis’e gelen kanun önerisi ortada. Ama artık bu halk size yeter diyor. Biz yıllardır en can yakıcı duruma karşı mücadele ediyoruz. Kadın cinayetlerini durdurmak için mücadele ediyoruz. Çok önemli bir dönüşüm yarattık toplumda. Önemli bir deneyim var elimizde. Bilimle, aydınlanmayla uzaktan yakından alakası olmayanları göndereceğiz. Hiç kimse bizim adımıza konuşamaz. Nasıl yaşayacağız, nasıl doğuracağız, kimi seveceğiz, kimi seçeceğiz bunlara biz karar veririz.”
Açıklama sloganlarla son buldu.